Evlerin basıldığı, kitap aramalarının yapıldığı ve aydın avına çıkıldığı günlerde anlatılan ilginç bir anekdot vardı: Polisler bir evi basmış. Evin sahibi olan adam "Yanlışlık yapıyorsunuz komiser bey, ben anti-komünistim" demiş. Bunun üzerine komiser "Bak işte" demiş, Komünist olduğunu itiraf ediyor. Anti manti diyor ama sonunda komünist."
Türkiye'deki birçok çevre bu komiser kadar bilgisiz değildi kuşkusuz. Onlar, Soğuk Savaş yılları boyunca bilinçle, sabırla komünizme karşı mücadele derneklerinde buluştular, vakıflar kurdular, tarikatlarda bir araya geldiler ve sonunda anti-komünist bir insan kitlesi yaratmayı başardılar. Bugün iktidara gelenler, anti-komünist mahfillerde yetişmiş olan kuşaklardır. Hemen hemen hepsinin geçmişinde böyle bir eğitim ve eğilim vardır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş aşamasında iken kuzeyindeki dev Bolşevik devriminden çekinmiş ve önlemler almıştı. Tarihsel Türk-Rus düşmanlığı da bu tavır alışa yardımcı olmuştu. Sovyetler'in Kurtuluş Savaşı'na yardım ettikleri biliniyor ama bu bile, iki ülke arasındaki tarihi gerilimi gidermeye yetmedi. Ayrıca Ankara, Moskova'nın rejim ihraç etmesinden korkuyordu. Daha sonra NATO üyesi ve Sovyetler'in komşusu olan Türkiye'de, sol hareketler aleyhine çok çeşitli senaryolar sahnelendi. (Sol hareketlerin beceriksizliği, kısırlığı, bağnazlığı ve birbirini yeme alışkanlığı da bu senaryoların sahnelenmesini çok kolaylaştırdı doğrusu.)
Bunlardan birisi Amerika'nın da desteğiyle uygulamaya geçirilen "anti komünist Müslüman hareket" projesiydi. 12 Eylül 1980 darbesi bu görüşü elifi elifine uyguladı.imam hatip okulları açtı, dinsel örgütlenmeyi ve eğitimi teşvik etti. Amaçlan solcu gençliğe karşı, ülkücü gençlik ve Müslüman gençlik yetiştirmekti.
Generaller; "Tetik çeken elle, tesbih çeken el bir olmaz!" diyorlardı. Ve sonunda el birliğiyle bu hareketleri büyüttüler. Bugün Türkiye'deki 120 bin cami, binlerce vakıf, yurt, dernek, şirket, holding, belediye, kamu kuruluşu ve yurt dışı ile bağlantılı onlarca tarikat, rejimi değiştirmek amacıyla harekete geçiyor. Komünizm gitti ama komünizm korkusu, Türkiye'nin yöneticilerini böyle yanlışlara itti. Atatürkçülük yaptığını zanneden Kenan Evren ve arkadaşları, Atatürk'e en büyük kötülüğü yaptılar.
Bugün kimse kendini kandırmasın. Tarikatlar, Atatürk ve laiklik karşıtı görüşler Türkiye'yi ele geçirmek üzeredir!
Zülfü Livaneli
20.11.2002 tarihli Vatan Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder