6100 Sayılı HMK'da İstinaf ve Temyiz Kanun Yolları - Sevdalım Hayat
6100 Sayılı HMK'da İstinaf ve Temyiz Kanun Yolları

6100 Sayılı HMK'da İstinaf ve Temyiz Kanun Yolları

Paylaş
İSTİNAF


İstinaf mahkemeleri 2004 yılında çıkarılan 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ile kurulmuştur. Adlî yargı ilk derece mahkemeleri, hukuk ve ceza mahkemeleridir. Adli yargı ikinci derece mahkemeleri ise bölge adliye mahkemeleridir.

İstinaf kanun yolu ilk derece mahkemesi kararları ile temyiz incelemesi arasında yer alan maddi ve hukuki denetimi içeren ikinci derece bir denetim kanun yoludur. Her ne kadar 2004 yılında bölge adliye mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin kanun yayınlansa da bölge adliye mahkemelerinin (“BAM”) 20.07.2016 tarihine değin faaliyete geçmemiş olması dolayısıyla istinaf kanun yolu hükümleri uygulanamamış, BAM faaliyete başlayana kadar 1086 sayılı HMUK’un temyize ilişkin maddelerinin uygulanması gerekmiştir. Bu durum 6100 sayılı HMK’ya eklenen geçici üçüncü madde ile sağlanmıştır:

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır. “

20.07.2016 tarihinde bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile ilk derece mahkemesi kararlarına karşı artık istinaf kanun yoluna başvurulacaktır. 5235 sayılı Kanunu’nun 36. maddesinde adlî yargı ilk derece hukuk mahkemelerinden verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılan başvuruları inceleyip karara bağlamak bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin görevleri arasında sayılmıştır. Bu kapsamda ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı öncelikle istinaf kanun yoluna başvurulacaktır.

İstinaf Yoluna Başvurulabilecek Kararlar:
HMK m.341’e göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Anlaşılacağı üzere geçici koruma tedbirlerine dair verilen ara kararlar haricinde ilk derece mahkemesinin diğer ara kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulması mümkün değildir.

Miktar veya değeri 3 bin TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı ise miktar veya değerine bakılmaksızın istinaf yoluna gidilebilir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde 3.000 TL’lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenecektir. Alacağın tamamı dava edilmiş, kararda asıl talebin kabul edilmeyen kısmı 3.000 TL’yi geçmemiş ise davası kabul edilmeyen taraf istinaf yoluna başvuramayacaktır. Malvarlığına ilişkin olmayan davalar bakımından HMK’da bir sınırlama yapılmamıştır. Bu sebeple Kanun’un 341. maddesinin 1. Fıkrası uyarınca bu konudaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı da istinaf yoluna başvurulabilir[1].

İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı da istinaf yoluna başvurulabilir.

Taraflar ilam kendilerine tebliğ edilmeden istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez. Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez, kararı veren mahkeme başvurunun reddine karar verir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddedilir.

İstinaf yoluna başvurma -İİK m.36. hükmü saklı kalmakla birlikte- kararın icrasını durdurmayacaktır. HMK m. 350 uyarınca nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemeyecek, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar ise kesinleşmedikçe yerine getirilemeyecektir.

İstinaf Başvuru Süresi: 
HMK m. 345’e göre istinaf yoluna başvuru süresi kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftadır. Süreye ilişkin özel kanun hükümleri saklı tutulmuştur. Nitekim İş Mahkemeleri Kanununa göre istinafa başvuru süresi kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 8 gün (5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 8/2. maddesi[2]), İcra ve İflas Kanununa göre ise kararın tefhim ve tebliğinden itibaren 10 gündür (İcra İflas Kanunu’nun 363. maddesi[3]).

Karara karşı süresi içerisinde istinaf yoluna başvurmayan veya başvuru hakkı olmayan taraf, karşı tarafın istinaf başvuru dilekçesine cevap verirken katılma yoluyla istinaf yoluna başvurabilecektir. Katılma yoluyla istinaf süresi karşı tarafın istinaf talepli dilekçesinin tebliğinden itibaren 2 haftadır[4]. İstinafa asıl başvuran taraf talebinden feragat eder veyahut talep esasa girilmeden reddedilirse katılma yoluyla başvuranın da talebi reddedilecektir.

İstinaf Kanun Yolu İnceleme Aşamaları: 
Davanın taraflarından biri karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi verdiğinde ilk derece mahkemesi üç unsur yönünden dilekçeyi inceler:
  • İstinaf talebinin süresinde olup olmadığını
  • Karara karşı istinaf yoluna başvurmanın mümkün olup olmadığını
  • Gereken harç ve giderlerin ödenip ödenmediğini
İstinaf talebi süresinde değilse veya karara karşı istinaf yolu kapalı ise ilk derece mahkemesi istinaf talebinin reddine karar verecektir. Harç ve giderlerin eksik ödenmesi söz konusu ise bu eksikliğin giderilmesi için başvuran tarafa bir hafta süre verilecek, bu sürede harç-gider eksikliği tamamlanmaz ise başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilecektir (HMK m.344).  Bu nedenlerle verilen ret (veya başvurunun yapılmamış sayılması) kararının tebliğ edilmesinden itibaren bir hafta içerisinde ret kararına karşı istinaf yoluna başvurmak mümkündür. BAM ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapacaktır.

İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydedilecektir.

HMK m.342’de istinaf başvuru dilekçesinde bulunması gerekenler sayılmıştır:
  • Başvuran ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri
  • Varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri
  • Kararın hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı
  • Kararın başvurana tebliğ edildiği tarih
  • Kararın özeti
  • Başvuru sebepleri ve gerekçesi
  • Talep sonucu
  • Başvuranın veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası
İstinaf dilekçesinde başvuranın kimliği ve imzası, başvurulan karara ilişkin yeterli kayıtların mevcut olması halinde diğer hususlar mevcut olmasa dahi dilekçenin reddine karar verilmeyecek 355. madde kapsamında inceleme yapılacaktır.

HMK m.358/2’ye bölge adliye mahkemeleri için yetki sözleşmesi yapılamaz. Bu hükme göre bölge adliye mahkemelerinin yetkisi kesin yetkidir. Bu nedenle istinaf başvurusuna konu kararı veren ilk derece mahkemesi başvurunun yapıldığı BAM’nin yargı çevresi dışında olursa BAM HMK m.353/1-a-3 uyarınca duruşma yapmaksızın dosyayı yetkili BAM’a gönderme kararı verecektir.

İstinaf İncelemesi Sonucunda Verilecek Kararlar: 
İstinaf talebinin ön incelemesi sonucunda BAM, HMK m. 352 uyarınca incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu, başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında gereken kararı verir. Dosyada sayılı eksiklikler bulunmazsa dosya esas incelemeye alınır.

İstinaf incelemesi sonucunda kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırılığının tespiti durumunda farklı şekillerde kararın kaldırılmasına karar verilebilmektedir:
  • İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak gönderme kararı verilmesi,
  • İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen ya da tamamen kabulü kararı verilmesi,
  • İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi . [5].
HMK m.353’te duruşma yapılmadan verilecek kararlar sayılmıştır. Buna göre sayılı durumlar mevcutsa bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
  • Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması
  • İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması
  • Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması
  • Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması
  • Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması
  • Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması
HMK m.353/1-b bendine göre
  1. İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
  2. Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
  3. Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
duruşma yapılmadan karar verilir.
HMK m.353’te sayılı durumlar mevcut değilse istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılacaktır.
İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde yazılı gerekçeler ile sınırlı olarak yapılır. Ancak kamu düzenine aykırı bir durum varsa resen gözetilecektir.
Kanun’un 357. maddesinde istinaf yolunda yapılamayacak işlemler düzenlenmiştir. Buna göre;
  • Karşı dava açılması,
  • Davaya müdahale talebinde bulunulması,
  • Davaların birleştirilmesi,
  • Islah talebinde bulunulması,
  • Resen gözetilmesi gerekenler haricinde ilk derecede ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların ileri sürülmesi,
  • Yeni delillere dayanılması
istinaf yolunda mümkün değildir. Ancak ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir. (İstinaf mahkemesinden ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir kararı istenebilir.)

TEMYİZ
6100 sayılı HMK ‘nun 361. maddesine göre bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı varsa temyiz yoluna başvurabilir.

HMK ‘nun 362. maddesinde temyizi kabil olmayan kararlar sayılmıştır:
a) Miktar veya değeri 40.000 Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar[6]
b) 4. maddede sayılan davalar ile özel kanunlar uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar (Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğup da taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariçtir)
c) Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar
ç) Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar
d) Soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar
e) Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiilî engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar
f) Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar

İşbu maddenin mefhumu muhalifinden madde kapsamında olmayan her türlü kararın temyiz edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.

Temyiz incelemesinde Yargıtay ileri sürülen temyiz sebepleriyle bağlı değildir. Kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir (İstinaf yolunda ise BAM ileri sürülen istinaf sebepleriyle bağlıdır).

Temyiz Süresi:
Kanun’un 361. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinden verilen temyizi mümkün olan kararlar aleyhine tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde temyiz yoluna başvurulabilir.  Ancak istinaf yolunda olduğu üzere temyiz başvurusunda da özel kanunlardaki hükümler ayrıca dikkate alınmalıdır.[7]

Temyiz Kanun Yolu İnceleme Aşamaları:
Temyiz başvuru dilekçesi aşağıda sayılı mercilerden birine verilir:
  • Kararı veren BAM hukuk dairesine
  • Yargıtay’ın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine
  • Temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine
  • Temyiz edenin bulunduğu yer ilk derece mahkemesine
HMK m.364/2’ de temyiz dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmıştır:
  • Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri
  • Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı
  • Yargıtay’ın bozma kararı üzerine bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı
  • İlamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih
  • Kararın özeti
  • Temyiz sebepleri ve gerekçesi
  • Duruşma istenmesi hâlinde bu istek
  • Temyiz edenin veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası
Dilekçede temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtlar yer alıyorsa diğer şartlar bulunmasa bile dikekçe reddedilmez, temyiz incelemesi yapılır.

Kararın temyiz edilmesi kararın icrasını durdurmaz. (İcranın geri bırakılmasıyla ilgili İİK m.36.hükmü saklıdır)

Yargıtay’ın temyiz incelemesi dosya üzerinden yapılır. Ancak tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline, evlenmenin butlanına veya iptaline, boşanma veya ayrılığa, velayete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya değeri 60.000 TL’yi aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını talep etmiş ise Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen davetiye gönderilir.

Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin başkanı tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde duruşma talebinden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma isteyene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde giderler tamamlanmadığı takdirde Yargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar. Yargıtay bilgi almak üzere resen de duruşma yapılmasına karar verebilir.

Temyiz İncelemesi Sonucunda Verilecek Kararlar: 
HMK m.370 ‘e göre Yargıtay temyiz edilen kararın onanmasına karar verirse onama kararında, onadığı kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermek zorundadır. HMK m.370/2 ‘ye göre temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay kararı düzelterek onayabilir. Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanır.

HMK m.371 ‘de temyizde bozma sebepleri sayılmıştır. Buna göre aşağıdaki sebepler mevcut ise Yargıtay temyize konu kararı kısmen veya tamamen bozacaktır:
  • Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması
  • Dava şartlarına aykırılık bulunması
  • Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi
  • Karara etki eden yargılama hatası veya eksikliklerin bulunması
Yargıtay’ın tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesinin kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.

Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.

Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme kararına direnilen dairece yapılır. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna (HGK) gönderir.

Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay HGK’ nca yapılır. HGK’ nun verdiği karara uymak zorunludur.
 
[1] PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; ÖZEKES, Muhammet; Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011 s. 600
[2] İş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Şu kadar ki, para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararlar hariç, miktar veya değeri üç bin Türk lirasını geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir.
İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca iki ay içinde karara bağlanır.
[3] İcra mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikâyet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarının yedi bin Türk lirasını geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gündür.
[4] HMK m.347- (1) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur.
(2) Karşı taraf, tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap dilekçesini kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verebilir.
(3) Kararı veren mahkeme, dilekçeler verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra, dosyayı dizi listesine bağlı olarak ilgili bölge adliye mahkemesine gönderir.
[5] PEKCANITEZ, ATALAY, ÖZEKES; s. 614
[6] Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda 40.000 TL’lik kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenecektir. Alacağın tamamı dava edilmişse kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümü 40.000 TL
[7] İş Mahkemeleri Kanunu m.8/3: “Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder