Üstel Evrim - Eşref Alemdar - Sevdalım Hayat
Üstel Evrim - Eşref Alemdar

Üstel Evrim - Eşref Alemdar

Paylaş
Üstel Evrim 


Etrafımızdaki şeyler biteviye derinleşip daha sofistike hale geliyor. İnsan etkileşimini azami talep eden bu yeni şeyler dünyası, modern sonrası insanının “sığlaşma eğilimi” eğrisini y ekseniyle daha dik bir açı yapmaya zorluyor ve yaptırıyor. Teknoloji de buna benzer bir grafik çizerken ve denen o ki ne idüğü belirsiz ve tekinsiz bir tekilliğe giderken, insanın savunma mekanizması onu çok belirli ve korumacı bir sığlığa itiyor. Basitçe şu oluyor; bu kadar karmaşık dünyaya yanıt veremeyen beyin, kişilerin ruh sağlığını koruyabilmesi adına onları sığ bir dünyada yaşamaya eğilimlendiriyor/mahkum ediyor. Gerçekliğin yeni kurgusu beynin iyice çözümlenen çalışma yapısını yeni medyanın da dahil olduğu karmaşık bir manipülatörler dizgisiyle boyunduruk altına alıyor. “Modernitenin Nevrotik İnsanı” günümüzde benzersiz bir Frankenstein. Bu “yapma insan”ın ruh hali Frankenstein’ın görüntüsü kadar dehşet verici. Yeni İnsan ortalık yerde tamamen sahipsiz ve kendi başına. Elinde İyi Hayat Reçetesiyle kalakalmış durumda.

Evrimin benimsenmesi süreci ve süresi nasıl çalışır pek bilmediğimiz bir şey. Şeylerin üstel değiştiği bu çağda evrim yaya kaldı sanki. Yeni insan nevrotik olduğu modern zamanları özler hale geldi. Bu yeni halin adı tam bir afaltı (şok)! Alvin Toffler’ın ballandıra ballandıra anlattığı şok değil bu; ondan daha afallatıcı! Afallamış insan kargaşanın ve üstel değişimin ortasında elindeki İyi Hayat Reçetesinin gösterdiği oklarla her gün oklanırken iyi yaşadığı hissiyatıyla kendinden geçiyor.

Otobüste önümde oturan, ucuz bir semtin iki genç kadını aralarında konuşuyor. Şişman olan diğerine; “Valla hafta sonu paraya para demedim elsivayikiki’ye 200 lira bıraktım.” diyor. Sesinde para ezmenin verdiği hodbin keyif var.

“Biz de Pizza Hat’ta yedik. İnsanın ihtiyacı var böyle şeylere.. yapmak lazım.”

İşte bu, İyi Hayat Reçetesinin gereklerini yerine getirebilmiş bir neferin tatmini.
Bahsedilen şey, Cihangir’in şimdilerde kapalı olan postmodern zıkkımlanma mekanı Changa’da yemek yeme değil.. bahsedilen eklektik entelektüel çöpsatar Gucci’nin alameti farika giysi parçalarından biri değil. Daha ilginci de şu: Bir kaç yıl önce Kapalıçarşı’da gezip dolaşmıştım ve çıkışta Tramvay’a bakan sözde şık pidecilerden birinde pide yemek istemiştim. Bildiğiniz kıymalı pide işte. Nişantaşı fiyatlarına benzer bir adisyonu getiren garsona fiyatın çok aşırı olduğunu söyleyince, çokbilmiş garson “Nişantaşı’nda bu fiyatları ödüyorsunuz bize gelince ödemiyorsunuz” dedi. “Bizim onlardan bir eksiğimiz yok, bizim de fiyatlarımız öyle” deyip sırıttı. Bir bağlam sökümü ve hezeyan sökünü yaşayan adamla ben ne yaşadığımı tasvir edemiyorum. Sığlığa feci bir kavramlar ve değerler kargaşası eşlik ediyor.

Palahniuk’un Görünmez Canavarları’nda bahsettiği “ürün insan”, yaşamın bir sahne olduğu, tiyatro oyununu yazmaya soyunan büyük şirketlerin kocaman bir medyayla yarattığı gerçeklikte spontane bir oyuncu. Yeni değişkenleri benimseyememiş beyin eski alışkanlıklarıyla ona yön vermeye, rol yapmaya zorlarken senaryo yazarları (büyük teknoloji şirketleri, tüketim maddeleri üreten devler vs) kilitlendikleri amaç için daha üstel ilerleme sağlayacak araçları yaratmakla meşgul ve motive.

Motivasyon, yaşam kazanının altını besleyen ateş! Onların motivasyonu, eline tutuşturdukları İyi Yaşam Reçetesi uygulayıcılarından daha sahici. Reçeteli hastalar deva diye kullandıkları ilaçların hastalığı daha da depreştirdiğinin ayırdında olamıyor. Sürekli bir alıklık haliyle yaşıyor. Örneğin diğerleri uçan taksi yapmak ya da Mars’ta koloni kurmak gibi daha somut amaçlarla iştigal ediyorlar. Bunu satacakları insan da tiyatro sahnesinde onların buluşlarını tüketmek, heyecanlarıyla kendilerinden geçmek için heyecanla bekliyor. Alık küre insanı durmadan içgüdülerine hitap eden şeyleri satın almaya ve tüketmeye kilitlenmişken yaşadığı sinir harabiyetinin ve özezerliğin farkına varmayarak yaşamını sığlıkla sigorta altına alırken, arada sırada İyi Hayat Reçetesinin Matrix’inde yaşadığına ayıyor. Bir anlık kıvılcımla o kocaman gerçeğin bir kısmını çok kısa süreliğine görüyor ve beyni bu gerçekliği kabul etmeyip onu iyi bildiği, milyonlarca yıllık evrimle derinleştirdiği ve yeni yaşamın dehlizlerine kör davranışlar, beklentiler ve tavırlar silsilesinin içine yeniden çekiyor.

Böyle aydınlanma anlarında ısrarcı olma eğilimindekileri ise Mr. Anderson diyen korkunç sesli Ajan Smith bekliyor; büyük oyuncuların senaryosunu kabaca yazdığı bu oyunun sergilendiği sahnede kalmaya zorlamak için elinden gelen her türlü düşünsel ızdırabı size yaşatmaya hazır... Gerçeğin çölüne hoş geldiniz! Asli gerçek, sahih olan artık mevta. Bu yeni dünyada beyniniz bir işe yaramıyor. Yalnızca İyi Hayat Reçetesinin gereklerine sizi zorluyor. Marka giyiniz, marka yiyiniz, seks yapınız, ailenizi koruyunuz (burada mesajlar karışıyor ama n’apalım senaryo yazarları pek iyi değil), inançlı olunuz, (ama inançla çelişen asal değerlerinizi unutunuz.. yardımlaşma, kendini başkasının yerine koyma, toplumsal bir yaratık olma, fakiri kollama v.b.). Yeni inancın içinde Yeni Hayat Reçetesine yer var.

E çare ne diye sorup duranlar var. Oraya sıçramadan önce toplumsal aymayı gerçekleştirmek diye kısa bir yanıt verebiliriz.

Eşref Alemdar

1 yorum:

  1. enteresante, importante ! (fatih terim italyancasıyla) zannedersem .. siz de kırmızı hapı içmeyip, musluktan.. kanalizasyona gönderdiniz.

    YanıtlaSil