Üstel
Evrim
Etrafımızdaki şeyler biteviye derinleşip daha sofistike hale geliyor. İnsan
etkileşimini azami talep eden bu yeni şeyler dünyası, modern sonrası insanının “sığlaşma
eğilimi” eğrisini y ekseniyle daha dik bir açı yapmaya zorluyor ve yaptırıyor.
Teknoloji de buna benzer bir grafik çizerken ve denen o ki ne idüğü belirsiz ve
tekinsiz bir tekilliğe giderken, insanın savunma mekanizması onu çok belirli ve
korumacı bir sığlığa itiyor. Basitçe şu oluyor; bu kadar karmaşık dünyaya yanıt
veremeyen beyin, kişilerin ruh sağlığını koruyabilmesi adına onları sığ bir
dünyada yaşamaya eğilimlendiriyor/mahkum ediyor. Gerçekliğin yeni kurgusu beynin
iyice çözümlenen çalışma yapısını yeni medyanın da dahil olduğu karmaşık bir
manipülatörler dizgisiyle boyunduruk altına alıyor. “Modernitenin Nevrotik İnsanı”
günümüzde benzersiz bir Frankenstein. Bu “yapma insan”ın ruh hali Frankenstein’ın
görüntüsü kadar dehşet verici. Yeni İnsan ortalık yerde tamamen sahipsiz ve
kendi başına. Elinde İyi Hayat Reçetesiyle kalakalmış durumda.
Evrimin benimsenmesi süreci ve süresi nasıl çalışır pek bilmediğimiz bir
şey. Şeylerin üstel değiştiği bu çağda evrim yaya kaldı sanki. Yeni insan
nevrotik olduğu modern zamanları özler hale geldi. Bu yeni halin adı tam bir
afaltı (şok)! Alvin Toffler’ın ballandıra ballandıra anlattığı şok değil bu;
ondan daha afallatıcı! Afallamış insan kargaşanın ve üstel değişimin ortasında
elindeki İyi Hayat Reçetesinin gösterdiği oklarla her gün oklanırken iyi
yaşadığı hissiyatıyla kendinden geçiyor.
Otobüste önümde oturan, ucuz bir semtin iki genç kadını aralarında
konuşuyor. Şişman olan diğerine; “Valla hafta sonu paraya para demedim elsivayikiki’ye
200 lira bıraktım.” diyor. Sesinde para ezmenin verdiği hodbin keyif var.
“Biz de Pizza Hat’ta yedik. İnsanın ihtiyacı var böyle şeylere.. yapmak
lazım.”
İşte bu, İyi Hayat Reçetesinin gereklerini yerine getirebilmiş bir
neferin tatmini.
Bahsedilen şey, Cihangir’in şimdilerde kapalı olan postmodern zıkkımlanma
mekanı Changa’da yemek yeme değil.. bahsedilen eklektik entelektüel çöpsatar
Gucci’nin alameti farika giysi parçalarından biri değil. Daha ilginci de şu: Bir
kaç yıl önce Kapalıçarşı’da gezip dolaşmıştım ve çıkışta Tramvay’a bakan sözde
şık pidecilerden birinde pide yemek istemiştim. Bildiğiniz kıymalı pide işte. Nişantaşı
fiyatlarına benzer bir adisyonu getiren garsona fiyatın çok aşırı olduğunu
söyleyince, çokbilmiş garson “Nişantaşı’nda bu fiyatları ödüyorsunuz bize
gelince ödemiyorsunuz” dedi. “Bizim onlardan bir eksiğimiz yok, bizim de
fiyatlarımız öyle” deyip sırıttı. Bir bağlam sökümü ve hezeyan sökünü yaşayan
adamla ben ne yaşadığımı tasvir edemiyorum. Sığlığa feci bir kavramlar ve
değerler kargaşası eşlik ediyor.
Palahniuk’un Görünmez Canavarları’nda bahsettiği “ürün insan”, yaşamın
bir sahne olduğu, tiyatro oyununu yazmaya soyunan büyük şirketlerin kocaman bir
medyayla yarattığı gerçeklikte spontane bir oyuncu. Yeni değişkenleri
benimseyememiş beyin eski alışkanlıklarıyla ona yön vermeye, rol yapmaya
zorlarken senaryo yazarları (büyük teknoloji şirketleri, tüketim maddeleri
üreten devler vs) kilitlendikleri amaç için daha üstel ilerleme sağlayacak
araçları yaratmakla meşgul ve motive.
Motivasyon, yaşam kazanının altını besleyen ateş! Onların motivasyonu,
eline tutuşturdukları İyi Yaşam Reçetesi uygulayıcılarından daha sahici.
Reçeteli hastalar deva diye kullandıkları ilaçların hastalığı daha da
depreştirdiğinin ayırdında olamıyor. Sürekli bir alıklık haliyle yaşıyor.
Örneğin diğerleri uçan taksi yapmak ya da Mars’ta koloni kurmak gibi daha somut
amaçlarla iştigal ediyorlar. Bunu satacakları insan da tiyatro sahnesinde
onların buluşlarını tüketmek, heyecanlarıyla kendilerinden geçmek için
heyecanla bekliyor. Alık küre insanı durmadan içgüdülerine hitap eden şeyleri
satın almaya ve tüketmeye kilitlenmişken yaşadığı sinir harabiyetinin ve
özezerliğin farkına varmayarak yaşamını sığlıkla sigorta altına alırken, arada
sırada İyi Hayat Reçetesinin Matrix’inde yaşadığına ayıyor. Bir anlık
kıvılcımla o kocaman gerçeğin bir kısmını çok kısa süreliğine görüyor ve beyni
bu gerçekliği kabul etmeyip onu iyi bildiği, milyonlarca yıllık evrimle
derinleştirdiği ve yeni yaşamın dehlizlerine kör davranışlar, beklentiler ve
tavırlar silsilesinin içine yeniden çekiyor.
Böyle aydınlanma anlarında ısrarcı olma eğilimindekileri ise Mr. Anderson
diyen korkunç sesli Ajan Smith bekliyor; büyük oyuncuların senaryosunu kabaca
yazdığı bu oyunun sergilendiği sahnede kalmaya zorlamak için elinden gelen her
türlü düşünsel ızdırabı size yaşatmaya hazır... Gerçeğin çölüne hoş geldiniz! Asli
gerçek, sahih olan artık mevta. Bu yeni dünyada beyniniz bir işe yaramıyor.
Yalnızca İyi Hayat Reçetesinin gereklerine sizi zorluyor. Marka giyiniz, marka
yiyiniz, seks yapınız, ailenizi koruyunuz (burada mesajlar karışıyor ama
n’apalım senaryo yazarları pek iyi değil), inançlı olunuz, (ama inançla çelişen
asal değerlerinizi unutunuz.. yardımlaşma, kendini başkasının yerine koyma,
toplumsal bir yaratık olma, fakiri kollama v.b.). Yeni inancın içinde Yeni
Hayat Reçetesine yer var.
E çare ne diye sorup duranlar var. Oraya sıçramadan önce toplumsal aymayı
gerçekleştirmek diye kısa bir yanıt verebiliriz.
Eşref Alemdar
enteresante, importante ! (fatih terim italyancasıyla) zannedersem .. siz de kırmızı hapı içmeyip, musluktan.. kanalizasyona gönderdiniz.
YanıtlaSil