ARMAĞAN
SESLER
Yaşadığımız dünyada onlarla karşılaştığımızda
bize armağan gibi sunulmuş pek çok şeyle karşılaşırız. Sesler de bunların
başını çeker. Kimileri yağmurun usul usul akan sesine hayrandır, kimileri ise
ağaç dallarının rüzgârdaki hışırtısına. Dünyanın en görkemli sesini deniz
dalgaları gibi görenlerin yanı sıra kuşların cıvıltısına tutkun olanlar da
vardır. Ama bir ses vardır ki, doğadaki tüm seslerin güzelliğini barındırır.
Kadın sesi!
Yeni doğanları ninnisiyle sakinleştiren, öfkeyi
sakinliğiyle yatıştıran, âşıkların kalbini mühürleyen yeri geldiğinde tutkun
çağrısıyla kalabalıkları peşinden sürükleyen kadın sesi… İnsanı diğer
canlılardan ayıran en güzel meziyetlerden biri olan müzik ile birleştiğinde,
şahesere dönüşür. İş ki; ses telleri, yürek tellerinle bir titresin. İş ki;
ruhtaki saf güzellik, dile yürüsün. Dünya üzerinde hangi coğrafyadan olursa
olsun, duyduğunuzda kalbinizi titreten bir kadın sesi duyduğunuzda kulak
kesilin. Hissedin ve doğanın bu cömert armağanı için minnetle gülümseyin.
Sardinya’ da (Elena Ledda) , İsviçre’de (Danit
Treubig), Kudüs’ te (Yasmin Levy), İspanya’da (Concha Buika), Portekiz’de
(Mariza) ve Anadolu topraklarında (Ümmüşen Gürsoy) yeşermiş birkaç güzellikle,
huzuru, umudu, hüznü derin bir nefes gibi içinize çekin.
Hande Çiğdemoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder