Herkesi anlamaya
mı çalışmalıyız? Yoksa bazılarından sadece uzak durmak ve insanları olduğu gibi
bırakmak yeterli mi? Fazla empati göz çıkarır mı? Karşılıklı empati yoksa,
empati yapan taraf ezilir mi?
Belki de bazen birilerini anlamak gerçekten zorsa, çok da "takılmamak" lazım. Bir arada olmak, aslında yakın olmakla değil "doğru mesafeyi" korumakla ilgili. Nasıl ki, trafikte ani bir frende öndeki araca çarpmamak için aradaki makul mesafeyi korumak gerekir, bence bir insanla da fikir, hayat görüşü, yasam tarzı farklılığınızın derinliğine göre, mesafeyi arttırıp azaltarak uzak ayarlamamız gerekir. Bu, iki taraf için de huzur kaynağıdır.
Hoşgörülü olmak, bana göre "karışmamaktır". Başını mı örtmüş, karışma. Mini etek mi giymiş, karışma. Bira mı içiyor, karışma. Namaz mı kılıyor, karışma. Bırak, huzur senin kendi işinle ilgilenmende.
Evine gelen giden çokmuş, bakma. Seni aramıyormuş, dürtme. Aramak istemiyorsan arama, gitmek istemiyorsan gitme.
Biri işini iyi mi yapıyor, karışma. Biri birine bir iyilik mi yapıyor, engel olma. Kötülük edip, kendini yorma.”Ben onun iyiliği için diyorum.” da deme. Deme.
Bak, hiç bir şey yapmayarak bile, ne kadar faydalı oldun çevrene.
Asiye Açar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder