Aynaroz’da Osmanlı İzleri - Zülfü Livaneli - Sevdalım Hayat
Aynaroz’da Osmanlı İzleri - Zülfü Livaneli

Aynaroz’da Osmanlı İzleri - Zülfü Livaneli

Paylaş

Aynaroz’da Osmanlı İzleri
Osmanlı yüzyılları boyunca Athos dağı ve Aynaroz özel bir statü ile korunmuş. Osmanlılar, Ortodokslarca kutsal sayılan bu dağdaki yirmi manastıra ve binlerce keşişe hoşgörülü davranmışlar, hatta bu dini merkezleri korumak için bir Osmanlı garnizonu görev yapmış.

Bu konuları Simono Petra Manastırı’ndaki kütüphane görevlisi Rahip Porfirio ile konuştuk. Bu eski manastırdan aşağı baktığınızda, uçan kuşları görüyorsunuz.

Rahip Porfirio bizi büyük bir coşkuyla karşıladı. Yunanistan’da yeni yayınlanmış olan “Engereğin Gözünde Kamaşma” romanını yeni bitirmişti ve bana sormak istediği birçok soru vardı.

Manastırın mahzenlerinde modern bir kütüphaneye rastlamak bizi gerçekten çok şaşırttı. Yüz bin kitaplık bu kütüphane, Danimarka malı raylı sistem raflarla donatılmış.

Kendinizi Umberto Eco’nun Gülün Adı romanındaki ünlü kitaplığın modern versiyonunda sanıyorsunuz.

***
Saatlerce konuştuğumuz Porfirio bize Osmanlı hoşgörüsünün sebeplerini anlatıyor ve diyor ki:

Osmanlılarda Sultanın öz ve üvey evlatları vardı. Elbette ki Müslümanlar öz evlat olarak çok kıymetliydi. Üvey evlatlarda ise birincilik Ortodokslarda, ikincilik Ermenilerde, üçüncülük ise Yahudilerdeydi. Ama bunların hepsi evlattı ve hepsinin hakları ve imtiyazları vardı. Sultanın şefkatiyle kuşatılmışlardı.”
Daha sonra Athos’un hikayesine geçiyor.

Sultan II. Murat’ın eşi Mara Brankoviç’in Sırp ve Ortodoks olduğunu söylüyor. Bu yüzden Brankoviç Athos dağındaki başrahibin İstanbul’a gelerek Sultan Mehmet’ten şefaat talep etmesini sağlamış.

Fatih Sultan Mehmet de üvey annesinin (çünkü babasının eşi ama öz annesi değil) bu isteğini kırmamış Aynaroz’u koruma altına almış.

Simono Petra manastırının müzesinde Hazreti Ömer’in bir ahitnamesi var. Bu ahitname, Kudüs’te Hazreti Ömer’in Ortodokslara tanıdığı imtiyazları belgeliyor. Üstüne yeşil bir el resmedilmiş: yeni dinin, yani İslam’ın eli. Müthiş güzel bir eser.

Bu ahitnameye Osmanlı sultanı da tuğrasını basmış ve Aynaroz’a vermiş. Ahitname bir tür dokunulmazlık belgesi olarak yıllarca saklanmış burada.

***
Yunanistan’daki 1821 Ayaklanmasından sonra bu hoşgörü havası bozulmuş ve Selanik’teki Emin Ağa Aynaroz’a asker sokmuş. Keşişler tutuklanmış, manastırlara Osmanlı askeri yerleşmiş ama 6 yıl süren bu dönemden sonra serbest ibadet tekrar başlamış.

Umberto Eco’nun da sık sık ziyaret ettiği bu müthiş manastırda, Osmanlı ve İslam medeniyetlerinin belgelerini görmek benim için unutulmaz bir anı oluşturdu.

Zülfü Livaneli
Sanat Uzun, Hayat Kısa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder