Eşcinsellik Hakkında - Asiye Açar - Sevdalım Hayat
Eşcinsellik Hakkında - Asiye Açar

Eşcinsellik Hakkında - Asiye Açar

Paylaş

 
Eşcinsellik Hakkında
Bir dinî yurtta 40 savunmasız erkek çocuğuna zorla fiil-i livata uygulandığı tespit edildiğinde, Diyanet İşleri Başkanı’nın mikrofonun başına geçip tüm televizyon kanalları önünde, "Bu ahlaksızlık, sapkınlıktır. Bunu yapanlar bizden değildir!" gibi bir açıklama yapacağını beklemiştim çaresizce. Yani tam da son günlerde yapılan o televizyon konuşması gibi. İkinci gün geçti, 4 gün, 5 gün… Günlerce konuşuldu ülkede. Ama Diyanet işleri başkanı böyle bir açıklama yapmadı. O günlerde daha çok Cübbeli kişisinin  "Peygamber Efendimiz zamanında da vardı, buna bademleme denirdi” şeklindeki kitabî (!) açıklaması yayılmıştı sosyal medyada nedense.

Savunmasız çocuklara zorla fiil-i livata (tecavüz) "bademleme", iki yetişkin insanın bile isteye birbirine olan fiil-i livatası ahlaksızlık öyle mi?! Din elden gidecek diye çığırtkanlık yapanlar, dini kendi ellerinde sanıyor...

Nikos Kazancakis, Zorba adlı kitabında, tepelerdeki yatılı keşiş kiliselerinde, fakir yatılı çocuklara tecavüz eden, bol bol yemek yiyip şişmanlamış rahiplerden bahseder. Tüm dinlerin çöküşü ve kişilere göre kullanılır hale gelmesi benzerdir yani.

Dünyanın dengesi kadın ve erkek üzerine kurulmuştur, sadece kadın veya sadece erkeğin üzerine değil. Belki de kadın, erkek ve diğer cinslerin üzerine kurulu, henüz bilmiyoruz. Din adına kadın ve erkeği ayırıp, ayrı yerlere doluşturursanız, işte o zaman sapkınlıklar ortaya çıkar. Çocuğa, hayvana, savunmasız her varlığa tecavüz, işte bu sapkınlıktır.

İki yetişkin insanın karşılıklı kararı sapkınlık değildir. Anlamak da zorlanıyor olabilirsiniz, ama dünyada bizim bilmediğimiz çok şey var. Bu da onlardan biri.

"Çocuklarımızı özendirecek” diyorlar, "Aile yaşantımızı bozacak" diyorlar. Türkiye gibi erkekliğin övüldüğü bir yerde, hiçbir erkek "kadın gibi" davranmaya özenmez. Lisede arkadaş onayı, aile ve öğretmen onayından çok daha önemlidir. Ama bazı gençler tüm mahalle baskısına rağmen, doğuştan getirdikleri farklı özelliklerini saklayamazlar. Tüm aileyi, mahalledeki "abi"leri, sınıf arkadaşlarını, çoğu zaman öğretmenlerini bile karşılarına alıp, "kadın gibi" ya da "erkek gibi" davranıyorlarsa ya da hiçbir cinse yakınlık duymuyorlarsa ya da her iki cinse de yakınlık duyuyorlarsa bu, o kişilerin değiştirilmesi gereken bir yönü değildir.

Çoğu eşcinsel karşıtı insanın ise içlerindeki yoğun karşıt duygudan korkup homofobik davrandığı tespit edilmiştir. Homofobi, bir hastalıktır. Belki zordur, ama tedavisi de vardır.

Bu hastalık tedavi edilmediğinde, aile içinde bastırılan, yok sayılan eşcinsel çocukların eşit koşullarda ve özgürce kendilerini ifade etmelerinden korkulur. Homofobiden mustarip kişiler, eşcinsellerin varlığını kendi hegemonyasına bir tehdit olarak görür tüm güçleriyle onlara karşı çıkarlar.

Duvara kimseden yardım almadan tırmanan sarmaşık gibi, her canlı ve her birey kendi yolunu bilir ve bulur. Kimseden icazet beklemeden, artık bilimsel, gerçekçi, insanî, tamamen insanî değerleri öncelik olarak almamız gereken bir zamandayız.

Asiye Açar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder