Köye gidilir de boş
dönülür mü? Bilirsiniz değil mi bu gerçeği? Köye giderseniz, mutlaka bir
şeylerle dönersiniz. Yumurta, yağ, nane, elma, bulgur, yufka... O zaman neden
köylü fakirmiş gibi algılanır? Köylü fakir değildir oysa, kendine yetendir.
Ekmek bittiği zaman, undan pişi yapan, bulgur pilavına yazdan yaptığı turşuyu
katık edendir. Aç kalmaz. Ama biz şehirde öyle miyiz? Dolar çıksa, marketteki alışverişimiz
iki kat artar. İşe gidip gelmek için, yemesek içmesek bile 10 TL yol parası
öderiz.
Çocuklarımız azla
yetinmez, zengin ruhuyla büyüttük çünkü. Bir elma ile avunmaz, cips ister,
dondurma ister, Mine Craft ister, Barbie ister. Akşam oldu mu, yemek
beğenmezler, onlara ayrı kızartma yaparsın, makarna pişirirsin… Dört duvar
arasında yorulmamış, koşturmamış, doyasıya oynayıp rahatlamamış bedenlerini ve
ruhlarını doyurmaya çalışırsın. Sıkılmasınlar diye kurslara yazdırırsın,
arkadaş edinsin diye oyun guruplarına gönderirsin. Aslında hepsi, çocuklar için
askeri bir düzen içinde gerçekleşen ve evde tembel tembel yatmayı hasretle
bekledikleri bir zorunluluklar bütünüdür. Çünkü anne baba ister, öğretmenler uygular.
Çocukların fikri yoktur.
Köy yerinde öyle mi?
Evin önünde oynar çocuk. Koşar, saklanır, yan bahçeyi keşfeder, bazen de
yapacak bir şey bulamaz, sıkılır.Boş boş oturur evin önünde. Sıkılmanın nesi
kötü?
Hayallerimizi
yolculuklarda pencereden dışarıya boş boş bakarken kurmaz mıyız? Ya da
balkondan sokağı izlerken yeni bir fikir gelmez mi aklımıza? Dingin bir ormanı
izlerken, ya da yaz sıcağında yalnız yalnız fasulye ayıklarken geçmiş güzel
anılarımıza gitmez miyiz? Sıkılmanın nesi kötü?
Bence anne babalar,
çocuklarınızı alıp hafta sonu yakın köylere geziye gidin. Her hafta farklı bir
köye, her hafta daha uzak bir köye. Kahvesinde çay için, ne buldunuzsa onu
yiyin; acele etmeden, çocukların biraz etrafla kaynaşıp koşturmasına müsaade
ederek. Kahveciye de sormayı ihmal etmeyin sakın "Buralarda yumurta, süt,
yeşillik satan var mı ?"diye. Belki bilmediğiniz, ilk kez tadacağınız
başka neler verecekler size!
Arabanızı doldurun gelin.
Hem size yarasın hem onlara.
Asiye
Açar
acarasiye01@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder