Yaşasın Sevgi, Kardeşlik ve Hayvanlık!
Dikkat
Kedi Var!
"Durmadan karanlıkta yol almaya çalışıyorduk ve nerede küçücük bir kibrit ateşi yansa güneşi gördüğümüzü sanıyorduk"
Felidae
/ Akif Pirinçci
Yetişkin edebiyatı bir yana, çocuklar için tasarlanan, yazılan kitapları da otobüste, metroda, parkta, evde kucağıma açıp keyifle, aheste ve neşeyle okur, istemeden bitirir, kitaplıktaki yerine mutlaka ‘tekrar buluşmak üzere’ koyarım. Okuma yolculuğunun kitaptan kitaba, metinden metine geçen, sonu olmayan bir büyük kitabı okuma sorumluluğu olduğuna da safça inananlardanım. Her kitap bu ‘sonsuz kitabın’ bir parçası, kısmı, bölümü olarak önüme açılır. Karakterler, olaylar, yerler, kurgular, anlatıcılar hep değişir durur, bu sonsuz kitabı bir anlamda kusursuzca inşa etmeye çalışırlar.
Okumak bir yana, bir kitapla ilgili yazıyorsanız
ister istemez biraz kendinizden de bahseder, satır aralarına kendinizi de
şevkle eklersiniz. Çünkü kitap, okuyucusunun algıladığı, anlamlandırdığı ve
şekillendirdiği bir çerçeveye oturur. Bu yüzden de bence, hiçbir zaman
‘gösterdiği şey’ değil aksine, ‘görüldüğü şey’dir. Durum böyle olunca da kitap
hakkında yazı yazan kişi (burada ben oluyorum) kendisini de yazının içine ister
istemez katar.
Yazarımız; Cemile Özyakan. Kitabımızın adı da:
‘Dikkat Kedi Var!’ Nota Bene’den çıktı.
Temalarımız empati, canlıların yaşam alanlarına ve yaşamlarına saygı,
farklı bakış açıları ve
farkındalık. Çocuk kitapları söz
konusu olunca, yayınevlerinin kitaplarda kullanılan temaları ve kavramları
tanıtımlara eklemesi olumlu bir gelişme.
Bu anlamada nota bene gibi yayınevleri çocuğa sadece çocuk gözüyle değil,
öğrenen kimliği ile de bakıyor ve böylece büyülü kitap okyanusunda kaybolmaya
yatkın olan öğretmenlerin, ebeveynlerin de işini bir nebze olsun
kolaylaştırıyor. Dikkat Kedi Var’da temaları, başta empatiyi aktarmak için
seçilmiş karakterler ‘insanlar ve kediler’. İnsanların insanlara empati
geliştirmekte zorlandıkları bir alemde ‘kedilerle’ kurulan, en azından
kurulmaya çalışılan empati manidar tabi.
Empati gibi aksak ritim bir temanın özellikle hayvanlar ve insanlar
babında ele alınması makul ve mantıklı. Bu durum çocuklar için de oldukça
cezbedici.
Af buyurun, kedilerle ilgili çok hikâye
okumuşluğum vardır. (Şu ana kadar) Özel ilgi alanım olmamasına rağmen birçok
kez karşıma çıkıvermişlerdir bu ‘kedili kitaplar’. Hatırladığım kadarıyla, Bilge Karasu, Rıfat
Ilgaz, Akif Pirinçci, Aziz Nesin, Ferit Edgü, Tomris Uyar, Neşe Çehiz ve daha
niceleri kedileri öykülerinde ince ince kullanmışlar, ben de pek çoğunu
beğenmişimdir. Bir de, yazarlar (Poe, Hemingway, Eliot gibi mesela) ve kediler arasında hep güzel ve ince bir bağ
olduğuna inanmışımdır. Bu da başka bir yazıda ele alınacak, başka bir mevzu
tabi.
Dikkat Kedi Var’ı bir çırpıda okuyup
bitirdiğimde, ister istemez, 90’lı yıllarda okuduğum Akif Pirinçci’nin
Felidae’ini hatırladım. Pirinçci, Felidae’de tüm kurguyu bir kedinin gözünden
yapılandırmıştı. Daha sonra bunun bir çizgi filme de başarılı bir şekilde
aktarıldığını biliyorum. O yüzden belki, Felidae’den bir alıntıyı ekledim yazının
başına. Çok severim. Önünüze ‘kedili’ bir kitap çıkıverince ister istemez
‘öteki kedili kitapları’ da hatırlıyorsunuz. En azından bu bende böyle oluyor
diyelim.
Yedi yaşındaki oğlum Murat’la okuma
saatlerimizde kitaplığımızdan alıp dünyasına dalıverdiğimiz kitaplar bizi
mutlaka başka başka kitaplara, başka başka hikâyelere taşıyıp duruyor uzun
zamandır. Kendi okumalarım bir yana, oğlumla birlikte okumalarımızda ‘birlikte’
yeni şeyler öğrenmenin, değişik bakış açılarını keşfetmenin, paylaşmanın da
hazzını çokça tadıyoruz. Fakat, ‘Dikkat Kedi Var’ın nedense Murat için biraz
erken bir kitap olduğunu düşündüm. Sanırım en az bir yıl daha gerekli. O yüzden
kitabı öncesinde kendim okudum. Murat buna biraz alındı ama (Ne de olsa yazarı
tarafından kendi adına imzalanmış bir kitaptı) ne yapalım, karar karardır.
‘Bak’ dedim, ‘bu kitap hem senin hem de benim adıma imzalanmış. Ender’e ve
Murat’a diyor. Gördün mü?’ Parmağını yazı üzerinde gezdirdi ve ‘evet’ dedi.
‘Ama’ dedim, ‘sen bunu seneye oku istersen. Daha çok hoşlanırsın.’ Olgundur,
‘Tamam’ dedi, ‘O zaman sen oku, sonra da ben okurum. Hem yazıları da küçük
bunun.’ Yavaş yavaş konuya vakıf olduğu için heyecanlandım. ‘Sen büyüdükçe
kitaplardaki yazıların da küçüldüğünü göreceksin. Büyümek böyle bir şey işte. Sonra da zaten…’ Bu kadar açıklama yapmanın
yeterli olduğunu düşündüm.
Gelelim kitabımızın konusuna: Maya ve
arkadaşları Gizli Hayvan Kurtarıcıları diye bir grup kurarlar ve mahalledeki
sokak hayvanlarına çeşitli şekillerde yardım etmeye başlarlar. Maya hayvanları,
özellikle kedileri iyi tanıdığını düşünmektedir. Tuttuğu dilekten sonra Maya
bir kediye dönüşür. Bu esnada başka hayvanların da insandan (kediye) dönüşmüş
olduklarını öğrenir. Maya farklı hikâyeleri olan ve farklı sebeplerden dönüşmüş
bu hayvanlarla insan olmayı ve insanın gezegendeki yerini sorgulayan konuşmalar
yapar ve farklı bir bakış açısı kazanmaya başlar. Maya insanın iyi ya da kötü
olmadığını, içimizde ikisinden de biraz bulunduğunu, kötü yanımızı kontrol
edip, iyi yanımızı ortaya çıkarmayı öğrenebileceğimizi anlar. Diğer insanlara
dokunup, onların iyi yanını ortaya çıkarmanın ve mücadele etmenin bir yolunu
bulduğunu fark eder. Tekrar insana dönüşmesinin iki şartı vardır: birincisi
insana dönüşmeyi istemek, ikincisi kendini karşıdakinin yerine koyup, onu
anlayabilmek. Sununu anlatmayayım da heyecanı kaçmasın.
Dediğim gibi, beğenerek okudum. Kitaptaki
karakterler özenerek oluşturulmuş, belli ki. Birbirinden farklı özellikleri
olan çocuklar, az biraz yetişkinler, kediler, bir köpek… Uzunca sayılabilecek
bir girizgahtan sonra öykünün yükselişi baş karakterin bir dilek tutması ile
başlıyor. Ondan sonra da olanlar oluyor. Düpedüz bir kediye dönüşüveren
karakterimiz kedilerin hangi koşullarda yaşamakta olduklarına bizzat tanık
oluyor. Yani empati duygusunu yakinen yaşıyor. Kısa kısa on üç bölümden oluşan
Dikkat Kedi Var, çizimleri (Devrim Ömer Ada) , tasarımıyla da göz dolduran,
seçkin bir çocuk kitabı. Özellikle 4. ve 5. sınıf öğrencilerine kendileri ve
çevreleri ile ilgili düşünsel yolculuklarında yol gösterecek bir macera.
Kitapla ilgili son olarak şunu söyleyebilirim; bence biraz daha uzun
tutulabilirdi bu anlamlı macera. Ya da, belki de, duyarlılık, paylaşma, saygı, dürüstlük vb
gibi unsurları, temaları işleyen bir seriye dönüşebilir ilerde. Kim bilir?
Çocuklar daha çok kitap okusun, daha çok farkındalık geliştirsinler diye.
Yaşasın sevgi, kardeşlik ve hayvanlık!
Ender
Macun, Nisan 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder