Olmak
Adıyla bile çok şey
anlatan bir kitap: Sahip Olmak Ya Da Olmak.
Erich Fromm, bu önemli
kitapta sahip olmanın insanda doğuştan var olan bir özellik olmadığını
anlatıyor. Yaşadığı güvensiz koşullar neden oluyor bu güdüye. Bir de elbette,
gelişmiş ülkelerde sürekli yeniden üretilen insanlık değerleri ve bunları hızla
yayan toplu iletişim araçları.
“Olmak” ise, kişinin
kendini gerçekleştirmesi ile ilgili bir kavram. Yaptığı tercihlerle, aldığı
tavırlarla, üretim için harcadığı emekle aynı zamanda kendi varoluşunu da
yaratıyor insan. Ne yapıyorsa, nasıl yapıyorsa, öyle bir kişi oluyor.
İnsan, sahip olmak
güdüsüyle yaşadıkça, kendi tercihlerinin değil, içinde yaşadığı sistemin
belirlediği bir kişilik geliştiriyor. Çünkü istediği bir şeye sahip olmak için
ne yapması gerekiyorsa onları yapan bir insan oluyor.
Üstelik ne isteyeceği
de, ilk bakışta sanıldığı gibi kişinin kendisi tarafından belirlenmiyor.
Elbette sadece maddi
değerler akla gelmemeli. Başarıya, üne sahip olmak da bu konuya dahil.
Sahip olmak yönünde
attığınız her adım, sizi özünüzden uzaklaştırıyor.
Marks’ın o ünlü sözünü
hatırlamakta fayda var: “Sahip olduklarınız ne kadar çoksa, siz o kadar
azsınız.”
Zülfü
Livaneli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder