Bayram Çocuğu - Hande Çiğdemoğlu - Sevdalım Hayat
Bayram Çocuğu - Hande Çiğdemoğlu

Bayram Çocuğu - Hande Çiğdemoğlu

Paylaş
 

Bayram Çocuğu

Sevgili Çocuk,

Bu mektubu sana göre uzak bana göre yakın bir zamandan yazıyorum. Senin yetişkinliğinden. Kim bilir paralel evren, zamanda bükülme falan sonraki yıllarda pek kafanın basmayacağı fizik kanunlarının sırları devreye girer, sen bu mektubu okursun. Dilerim okursun.

Dolabın kapağına asılmış bayramlıklarına sevinçle bakarak, annenin taradığı ıslak saçlarının kurumasını bekliyor olmalısın şimdi. Birazdan mavi fırfırlı geceliğini giyip, yatağına gireceksin. Uyku tutmayacak heyecandan. Yarın yeni giysilerin, ayağını yara yapacağını bilmediğin rugan ayakkabıların ve kurdelelerle örülmüş saçlarınla güne erkenden başlayacaksın. Önce babaannenin elini öperek, sonra da baban ve annenle uzun zamandır görüşmüyormuş gibi sıkı sıkı sarılarak bayramlaşacaksın. Kumbaran ilk harçlıklarla şenlenecek. Günlerdir özenle hazırlanmış bayram tatlılarını daha kahvaltıda mideye indireceksin. Ne olsa bugün bayram; tatlı, çikolata, şekerleme serbest. Aman fazla kaçırma derim. Sonra midene iyi gelsin diye o sevmediğin ılık kaymaklı sütü içirirler sana.

Arkadaşlarınla buluşup bayram gezmesi yapacaksınız geçen bayramdaki gibi değil mi? Çiçekli sepetlerinizi kolunuza takıp, akrabaların, komşuların hatta tanımadığınız evlerin kapısını çalıp bir ağızdan "İyi bayramlaaar!" diyeceksiniz. Sepetiniz coşkuyla dolacak. Şekerler, çikolatalar, meyveler, mendiller, çoraplar, harçlıklar. Eve gelip sepetteki en güzel çikolatayı kardeşinle paylaşırken, "Bu bayram ne güzel şey." diyeceksin. "Herkesin yüzü gülüyor. Hem babamla amcam da barıştı. Önce gönülsüzce tokalaşıp, sonra nasıl da kucaklaştılar."

Gün hızla akacak. Kapı zili hiç durmayacak, aşağı yukarı biraz yorulacaksın gerçi. Bayram sofrası kirli tabakların kaldırılıp, eksilmiş tatlıların, böreklerin yenilendiği, sandalyelerin yetmeyip kimi yanına taburelerin iliştirildiği, "Allah aşkına bundan da ye" ısrarlarıyla ama illa ki söyleşmeli, gülüşmeli kalabalık coşkulu bir panayıra dönüşecek. Her gelen misafirin ve her gidilen yerdeki büyüklerin elleri öpülecek, saygılı ve güler yüzlü olunacak. Biraz sıkılacaksın doğru ama sen döküp saçmadan yemeye çalıştığın kabuklu fıstıkların tadını, misafirler için saklanmış likörlü çikolataları bulup gizlice yemenin muzır keyfini, akşamüstü elbiseni kirletmemeye çalışıp sonra umursamadan gönlünce parkta oynamanın ne kadar eğlenceli olacağını düşün. Gece, coşkulu yorgunluğunu uykuya gönderirken, ertesi günün de bayram olduğunu bilmek çok güzel olacak.

Bak küçüğüm. Sevgili küçüklüğüm. Coşkunu gölgelemek, anlam vermekte zorlanacağın şeyler için seni endişelendirmek istemem ama her anın tadını çıkarman ve gelecek için bir şeyler yapman için bunları sana söylemeliyim. Yarın bayram. Ve ben eve hiç şeker almadım biliyor musun? Çünkü bayram boyunca evde olmayacağız. Neden mi? Çünkü artık bayramlar çoğu insanın tatil yapmak için bekledikleri fırsatlar haline geldi. Evinde kalanlar da pek birbiriyle görüşmüyor. Bunun yerine senin henüz tanışmadığın ama hayalini kurduğun, insanların yanlarında gezdirdikleri kabloyla bir yere bağlı olmayan telefonlar kullanılıyor. Hatta konuşmak yerine yazıyla bayramlaşıyoruz artık. Telefonla gönderilen bu kısa tebrik kartlarına "Birlikte nice güzel bayramlara" gibi birbirinin aynı temenniler hatta bazen komik denilebilecek maniler yazılıyor. Aslında bayramlaşmak, görüşmek, hatırlamak kimsenin umurunda değil biliyor musun? Herkes bir kaç gün sonra döneceği yorucu işlerini düşünmemeye çalışarak dinlenmenin derdinde. 

Tuhaf insanlar olduk. Tuhaf ve kötü. Çok değil sen bu mektubu okuduktan 20-25 sene sonra. Güzel ne kadar şey varsa öfkeyle kirletiyoruz. Yaşadığımız toprakların kadim geleneklerini, özellikle birliğe, dayanışmaya, paylaşmaya ve sevgiye dair olanları. Ayırıyoruz. Kadın, erkek, Müslüman, Hıristiyan, dinli, dinsiz, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, dini bayram, milli bayram, gavur âdeti. İnsana kıyan töreler gibi değişmesi gerekenler değişmemekle kalmıyor bir de kimi başka yerlerden ithal ediyor, kimi uyduruk yeni adetleri popülerleştiriyoruz. Bunlar pek de güzel değerli şeyler olmuyor ne yazık ki.

Bayramlar güzeldir. Hepsi anlamlı ve değerli. Kimilerinin sebebi sana uymayabilir, kimisi saçma bile gelebilir. Ama bazı günler insanların birbirine gülümsemesi, birbiriyle kucaklaşması, bazen coşkuyla, müziklerle dans etmesi için vesilelerdir. Yılbaşı, Şeker Bayramı, 1 Mayıs, 23 Nisan, Paskalya, Nevruz. Adı ne olursa olsun, bayram bayramdır. 

İnsana insan lazım çocuk. Sevgi lazım, dostluk lazım. Dünyaya bayram lazım. Bunu sakın unutma. Bayramını kutluyorum, sana ve çocukluğuna sımsıkı sarılıyorum. 

Hande Çiğdemoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder