belki resim der ki / bir
resimde
Lilen, Alejandro
Rosemberg, 2011, tuval üzerine yağlı boya
Bir resim neyi
anlatır? Gördüğümüzü mü yoksa aradığımızı mı? Gördüğümüz
şey aradığımızla örtüşür mü? Sonsuz geçmişin nemli, yer yer silinmiş, tozlu
ve narin izlerini aradım hep şu resimdeki umarsız bakışında. Bildik bir pazar
yerinin rengârenk coşkusunu, kalabalığını mesela, yazın küçük bir balkonda boy
boy, çiçekleri aheste sulamanın verdiği o tarifsiz ve tuhaf hazzı, tatil öncesi,
küçük eski bir valizi yerleştirme telaşını da, uykudan uyanışın yani, ahenkli,
olağan, müziksiz sessizliğini. Odaya yayılan uyku kokusunu. Geçen ve kendi
içine burkulan zamanın üzerimizde koşulsuz bıraktığı acımsı, kekre ve katı tortuyu
da merakla, sabırla aradım. Bir Cohen parçasının pütürlü, seyrelmiş yaban sözcüklerinin
tek tek ipince bir ipe titreyerek dizilişini mesela. Onu da aradım. Hayatlarımıza
teğet geçen başka hayatların dokunaklı, acıklı, saflıkla inandığımız oldukça
mat hikâyelerini, ışığın üzerimizde parıldayarak yansıyıp, üç beş eşyaya, solgun
odaya, iç içe geçmiş gölgelere çarpıp, hiç kaybolmadan, sürekli akışını aradım
durdum hep. Bir resimde neyi arar göz?
Bir resim, içinde kaybolmak için nasıl patikalar gösterir bakana? Resmin
yapıldığı yüzey tek olabilir ama resmin kendisi çokluktur. İşte bu çokluk beni
geçmişe taşır durur. Belki resim der ki, derim, anlatırım aradığımı.
Ender Macun, Nisan
2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder