30 Yıl Önce - Asiye Açar - Sevdalım Hayat
30 Yıl Önce - Asiye Açar

30 Yıl Önce - Asiye Açar

Paylaş

 30 Yıl Önce
Adana’da bir mahalledeyiz. Araplar, Conolar, Fellahlar, Aleviler, Kürtler, Urfalılar, Ağrılılar... Değirmenciler, tavukçular,  irili ufaklı dükkanlar, çeşit çeşit insanlar... Bol paçalı pantolonları ile eski Türk filmlerinden fırlamış gibi görünen eczacı amca ve onun yanında çalışan "iğnecisi".

Bir de, her türlü şive arasında İstanbul Türkçesi ile konuşan çok kibar bir teyze vardı. Açık çamaşır suyu satarak geçinmeye çalışırdı. Annem onu gördükçe "Allah varlıktan yokluğa düşürmesin" derdi.

Bu kibar teyzenin oğlu üniversiteye hazırlanıyordu. Damdaki derme çatma odada, küçük tüpün başında ısınarak ders çalışırdı. Paltosunu çıkarmazdı, iki elini kucağında birleştirip oğuştururken önündeki kitaba bakardı. Sonra mühendisliği kazandı. Öyle mi hatırlıyorum, ya da öyle mi olsun istiyorum. Bilmiyorum.

Tek katlı evin bahçesinde, çocuklarıyla akşam oturmasında buluşmuş aileler vardı. Bir yandan memurluk ederken bir yandan pazarlamacılık yapar, çelik tencere satarlardı. Bir tanesi çok konuşur, azıcık da palavra atardı, bilirlerdi ama dinlerlerdi. Birbirlerinden başka kimseleri yoktu.

Çay vardı sadece, bir de üstüne karpuz kesilirdi. Öyle bolluk bereket yoktu evlerde. Ya da ben oyuna dalardım da sadece karpuza mı yetişirdim, bilmiyorum.

Her şey kıymetliydi. Komşu, fırın tepsisini ödünç vermezdi. Karşıdaki de kırılmasın diye "yeminliyim" derdi.

Kocakarıların başkalarının kızlarına "Evinizin önünü niye süpürmüyonuz!" diye çıkışma hakları vardı ve kapı önünde çığırışan çocuklara bağırırlardı "Bağırmayın lan kapının önünde! Hadii evinizin önünde oynayın!"

Bir domates, biraz ekmek öğle yemeği olurdu, sokakta oynayan çocukların. Evlerinden kim bilir ne kadar uzakta "damdan dama atlamaç!" oynayanların.

16 yaşındaki delikanlı evde "mançıka" yapar, vücut geliştirirdi. Mahallenin zengin çocuğu “böyle kas olmaz oğlum, et yiyecen et!" derdi. Beriki buna gücenirdi.

Dedikodu boldu. Karşı komşunun 13 yaşındaki kızı çok hareketliydi, babası iyi etti de 15’inde evlendirdi. 16’sında bebeği kucağında, amma da kilo aldı, tombalak bir kadın oldu.

Arka komşu hacca gitmiş, tövbe tövbe karısı kırkından sonra beşinciye hamileymiş!

Koca bidonlarda turşular, yeşil zeytinler, bakkaldan alınan yarım ekmek, bir yumurta. Kızmayacağım artık kızıma yoğurdunu bitirmedi diye. Biz de büyüdük be, biz de büyüdük!

Asiye Açar
acarasiye01@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder