Yine Bir Oy Pazarı
Hasan Kıyafet’in 1978’de yayımlanan ve bir süredir piyasada bulunamayan
Oy Pazarı kitabı yeniden basıldı.
Usta yazarın tüm kitaplarının elden geçirilmiş baskılarını yayın
programına alan Telos Yayınları, bu diziye Oy Pazarı ile başladı. Peki, ilk
baskısı 41 yıl önce yapılan bu kitap, geçmişte kalmış bir konuyu mu anlatıyor;
2010’ların ve 2020’lerin Türkiye’sindeki insanları ilgilendirir mi? Arka kapak
metni buna bir yanıt niteliğinde:
Olay Poyrazonya Cumhuriyeti’nde geçer. Güdük burjuva demokrasisinin yürürlükte olduğu tüm ülkelerde, politik çark Poyrazonya Cumhuriyeti’ndeki gibi döner.
Diyeceksiniz ki; “Poyrazonya neresidir?” Poyrazonya orasıdır, burasıdır, şurasıdır. Kısaca Poyrazonya, ekonomik yapısı dışa bağımlı, çarpık bir kapitalist ekonomik düzene dayalı her yerdir.
Bir rastlantı, Poyrazonya’da genel seçim izleme olanağı bulduk. Dolayısıyla yazdıklarımız, duyduklarımızdan çok gördüklerimize bağlı kaldı. Böylece siz sayın okurlarımıza canlı bir röportaj sergilemeye çabaladık.
Kitabı okuduktan sonra, Poyrazonya Cumhuriyeti’nin haritadaki yerini kolayca bulacağınızı umuyoruz.
Kıyafet’in ilk romanı Komünist İmam, 1969’de İMC yayınları tarafından
basıldı. Farklı yayınevlerinde toplam 70 baskısı gerçekleştirilen Komünist
İmam, yazarın en bilinen kitabıdır.
Çevirileri, çocuk kitapları, Başta Yılmaz Güney’le hapislik günleri olmak
üzere anlıları, öyküleri gibi çeşitli türlerde 55 kitap yayınladı. Kıyafet’in
kitapları, Telos Yayınları tarafından başlatılan bir ustaya saygı programı
kapsamında yeniden basıma hazırlanıyor. 15’i roman türünde olan bu kitaplara böylece
genç okurlar da ulaşabilecek.
Hasan Kıyafet
Kırşehir-Kaman, Çağırkan köyü, 1938 doğumludur. İlkokulu köyünde, orta
öğrenimini Pazar Ören Köy Enstitüsünde, yüksek öğrenimini ise Gazi Eğitim
İngilizce bölümünde tamamladı. Çocukluğu ve öğrenim hayatı, ne bir aşağı ne bir
yukarı, bütün emekçi çocukları gibi güçlükler içinde geçmişti.
Gazi Eğitime gitmeden önce iki yıl Bingöl’ün İbrahiman köyünde
öğretmenlik yaptı. Bu sıra yaşadıklarını şöyle özetler: “Ağa, şeyh ve devlet
üçgenine sıkıştırılmış olan Kürt halkının korkunç yoksulluğunu gördüm. İç acılarımı
tek başıma taşıyamaz olunca da paylaşacak birini ararken sanatı buldum…”
Yazmaya şiirle başladı. Karda kışta okula yarı çıplak gelen öğrencileri
görünce duygulandı, üzüldü. Sonradan: “Şiir denemez koşma türü bir dertlenişti”
dediği şu dörtlükleri yazdı:
Kimisi validir kaymakam kalmaz
Kimisi mağarada alfabe bilmez
Kimisi yoksuldur hiç yüzü gülmez
Benim memleketim kime ne diyem.
Gömlek yakasızdır donu aşı boyası
Görenler sanır ki Paris modası
Keten üzerine ipek yaması
Benim memleketim kime ne diyem.
Batıya gidersen asır altmışta
Doğuya dönünce inersin beşe
Baştan sona kadar böyleyiz işte
Benim memleketim kime ne diyem.
Öğrencilik ve öğretmenlik yıllarında İngiliz Wimpy ve Amerikan George
Hamilton şirketlerinde beden işçiliği yaparak yaz tatillerini değerlendirdi.
1963 yılında Samsun 19 Mayıs Lisesine öğretmen olarak kura çekti.
Bu arada İmece, Yön ve Çaltı gibi dergi ve gazetelerde yazmaya başladı.
Derken Ankara’da tanıştığı sol düşünceleri düzyazı ile daha iyi
anlatabileceğini düşündü. Çok geçmeden de sosyalist kavganın içinde yer aldı.
1966 yılı başlarında dünya görüşünden dolayı soruşturma geçirdi. Bakanlık
Müfettişlerinin soruları: “Yoksul çocuklarına çok, zengin çocuklarına az not
veriyormuşsunuz…” biçiminde özetlenebilir. Böylece sınıf ayrımı yaptığına
hükmedilip 19 Mayıs Lisesinde vilayet emrine alındı. Zaten okuldaki “ABD Barış
Gönüllüleri” adı verilen, gerçek amaçları belli olmayan diğer İngilizce
öğretmenleriyle sürtüşme halindeydi.
Okulun duyarlı öğrencileri, sürülen öğretmenleri için dersleri boykot ettiler.
Bu bir bakıma Türkiye de ilk liseli öğrenci hareketidir. Ülke düzeyinde ilerici
basın olayla ilgilendi, öğretmen ve öğrencileri destekledi. O sıra Orta Doğu Teknik Üniversitesinde bile
henüz böylesi hareketler başlamamıştı.
Devlet biraz da genele gözdağı olsun diye, Kıyafet’i Samsun’dan
Eskişehir-Beylikahır bucağına sürdü. Yine kendi deyişiyle “Öğretmenlik
yaşamımda hiç normal atanmam olmadı ki zaten, hep sürgün…” 12- Eylül 1980
darbesinde öğretmenlikten atılana kadar bu sürgünler devam etti.
Ondan önce 12 Mart darbesinden de payına düşeni fazlasıyla almıştı. Birçok
aydın, birçok sosyalist gibi işkenceyi ve cezaevlerini tanıdı. Yılmaz Güney’le
hapishane arkadaşlığını ve dostluğunu anlattığı Mahpus Yılmaz Güney yapıtının
alt yapısını Selimiye cezaevinde geliştirdi. Yaşadığı ve tanık olduğu işkence
uygulamalarını asla sineye çekmedi. İşkence Öyküleri, Görüş Günü ve Hücrede
Şenlik adlı anı öykü kitabı bunu anlatır.
1974 Affına yakın cezaevinden çıktı. Fakat öğretmenliği elinden
alınmıştır. İleride öğretmenliğe dönecek olsa bile, Bakanlık Müdürler komisyonu
kararı ile İstanbul dahil, Trakya bölgesinde öğretmenlik yapması resmen
yasaktır artık.
Kıyafet’in yedek subay askerliği de hikayeli geçti. Yabancı Dil öğretmeni
olduğu için, bir ABD birliği ile Türk birliği arasında tercüman olarak
görevlendirildi. Aynı zamanda Amerikalı askerlere hizmet eden bir Türk timine
komuta ediyordu. Kısa sürede gördüklerine dayanamaz ve bizim erlerin
Amerikalıların tuvaletlerini temizleme işine karşı çıktı. Böylece emre
itaatsizlik, iki dost devletin arasını açarak komünizme hizmet etmek suçlaması
ile kendisini askeri mahkeme önünde buldu. Mahkeme uzun sürse de sonunda berat
etti. Berat ettiği halde yıllar sonra Bakırköy’de çıkan Çağdaş gazetesinde aynı
konuyu yinelendiği için tekrar yargılandı.
1969 yılında ilk romanı olan Komünist İmam yayınlandı. Bu kitaptan dolayı
da başı belaya girdi. Komünist İmam Hollandacaya da çevrildi. 2018 sonu
itibarıyla, 70’in üzerinde baskı yaptı.
Bizim Lise adlı romanı Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulduktan sonra ilk
yargılanan roman oldu. Bismillah Sevda Ve Sosyalizm adlı romanı da Ankara 2.
Ağır Cezada yargılandı.
12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde en çok kitabı toplanan yazar oldu.
Eşiyle yazdığı Çağdaş Çocuk Ansiklopedisi de 12 Eylül’de toplatıldı. Bu,
dünyada toplanan ilk çocuk ansiklopedisidir.
Roman, öykü, çeviri, çocuk kitabı ve anı olmak üzere basılı kitabının
sayısı toplam elliyi aşmıştır. Kahramanı emekçi olmayan eseri yoktur. İki öyküsü,
“İş” ve “Ekmek” adlarıyla film yapıldı.
Türkiye Birleşik Komünist Partisi ve HDP’nin kurucularındandır. Ayrıca
TEÖDMF, TÖS, TÖB-DER, EĞİTİM-SEN, TYS gibi demokratik örgütlerin ya kuruluşunda
ve şube yönetimlerinde bulundu.
Halen Yalova’da üretimini sürdürmektedir. “Anadolu sosyalist olana dek
bizlere ölmek yasaktır” diyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder