belki resim der ki /
uykudan uyanırken
The Bed (Le
Lit), Henri de Toulouse-Lautrec, 1892,
tuval üzerine yağlıboya
Bazen uzanıp hiçbir şey
yapmamak da güzel. Hiçbir şey yapmadan, biraz terli, koca, arsız yatakta
seninle öylece uzanmak ve hafif, pamuksu uyku ile uyanıklık arasında keyifle,
sayıklama sözcükleri dökerek yatağa, yastığa, şu eski yorgana, gidip gelmek; ah
işte böyle salınmak. Hani, üşengeç bir mürekkepbalığının sakin, köpüksü,
dalgaya kapılıp, bir yerden bir yere gitme telaşından uzak, yüzeyde, bıkkın
yüzüyor oluşu gibi. Uykunu bitirdin mi, yoksa yeni mi başlıyorsun; işte bunu
bilmeme hali. Bu, birlikte hiçbir şey yapmıyor olma durumumuzun uzadıkça
uzaması. İki kişilik ılık nefesin, görünmeden, yavaşça, aheste, biçimsiz odaya
yayılması, odadaki morumsu uyku kokusunun usulca, hüüp diye içe çekilmesi.
Hadi, bir ılık nefes daha. Hayalet kelimeler odadaki eşyaya ve karanlığa hızla
çarpıyor. Oradan şu rutubetli tavana… Bir bir yankı olup oradan hoop tekrar
eşyaya…Eşyanın ekseninde dönüp duruyorlar, bak. Bütün kelimeleri havada,
lambanın çevresinde görebilirsin istersen. Bütün kelimelerin birer şekli var
aslında. Bütün kelimelerin renkleri de vardır elbet. Uykudan uyanırken, seni
seyretmek, başka hiçbir şey yapmamak ne güzel.
Ender Macun, Mart 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder