Hedef Değil, Yoldur Mutluluk - Gamze Güven - Sevdalım Hayat
Hedef Değil, Yoldur Mutluluk - Gamze Güven

Hedef Değil, Yoldur Mutluluk - Gamze Güven

Paylaş
Hedef Değil, Yoldur Mutluluk

Özümüzde hepimiz aynıyız. Aynı hataları işliyor ve aynı cevapsız sorularla hayatımızı sürdürüyoruz.

Acaba şehrin suyuna bir şey mi kattılar? Acaba ülkemi herkesi derin bir hüsrana sürükleyen bir kimyasal silahla yok etmek mi istiyorlar? Konuştuğum herkesin aynı şeyleri söylüyor olmasına aklım ermiyor.

Aldatmak, insanın rahatını bozan türden bir kitap. Yani kafa açan, sorgulatan ve düşünmeye sevk eden kitaplardan. Çünkü içimizdeki uyuyan devi uyandırmak gibidir Paulo Coelho okumak.

Şimdilerde depresyonun modern bir ismi var "Tükenmişlik Sendromu’’. Hayatta her şey kusursuz ve güzel giderken, insanın içinde giderek büyüyen bir hissizlik ve bu hissizliğin doğurduğu kocaman bir boşluk.  Psikoloji buna “Tükenmişlik Sendromu’’ diyor. Paulo Coelho ise “UYANIŞ''.

Hikaye, hayatında her şeyin kusursuz devam ettiğini düşünen ve mutlu olduğunu sanan Linda’nın bir gün sebepsizce hayatını sorgulaması ile başlıyor.

Aslında hayatımın mutlu ve kusursuz olmasından bıktım. Ve sadece bu, belli bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir. Acaba derdim sandığımdan ciddi olabilir mi?

Herhalde bazı insanlar yıllarını farkına bile varmadıkları baskıyı içlerinde büyüterek geçirirler, ta ki günlerden bir gün alakasız bir saçmalıktan dolayı kendilerini kaybedene dek. Ve şöyle derler: “Yeter. Artık bunu istemiyorum.”

Linda mükemmel denebilecek bir hayata sahiptir. Kusursuz bir eşle yaptığı evliliği, iki oğlu, severek çalıştığı bir işi vardır. Üstelik yaşadığı şehirden de gayet memnundur. Hayatında kötü giden hiçbir şey yoktur. Bir gün nedensizce hayatını ve bu hayattaki varoluş sebebini sorgulamaya başlar. Sahip olduğu her şey birden anlamını yitirir. Rutinlikten çok sıkılmıştır. Hayatına şöyle bir baktığında çok sistematik davrandığını fark eder. Hiç risk almamış, kalıpların dışına çıkmamış, olması gerektiği gibi yaşamayı seçmiştir. Çünkü diğer türlüsünün mutluluğunu tehlikeye sokacağını düşünmüştür. Kusursuzluk aslında o kadar da güzel bir şey değildir ve bedeli ağırdır.

Herkesin sürekli mutlu olmasına gerek yoktur. Dahası dünyada kimse bunu başaramaz. Hayatın gerçekleriyle başa çıkmayı öğrenmek gerek.

Sanırım hepimiz hatayı, hayatımız boyunca mutluluğun peşinde koşarak yaparız. Mutluluğun peşinde koşarken gözden kaçırdıklarımızı ve mutluluk stratejilerinin bizi yorduğunu fark etmeyiz. Sonra emek emek kurduğumuz o mutluluk tahtı bir anda yıkılır. O anda insan peşinde koştuğu şeye aslında gereksinimi olmadığını,  ya da onu mutlu edeceğini düşündüğü şeylere sahip olduğunda bile mutlu olmadığını anlar. Aslında olan şudur; mutluluk amaç olduğunda ve istenilen noktaya, yani mutluluğa varıldığında insanın artık elinde bir amacı kalmamasıdır. Mutluluk ulaşıldığında tüm anlamını yitirecektir.

Mutluluk insanoğlu için zirvedir. Ve bizler sonsuza kadar o zirvede kalamayız. Zirveye ulaşırken yaşanılanlar bizi hayata bağlar; yani bir amaca hizmet etmektir bizi mutlu eden,  amaca ulaşmak değil. Aslında insanın amacı hayatta kalmaktır. Mutluluk ise hayatta kalırken zevk aldığımız anlardan ibarettir. Yani her an burada, bizimledir.

İçine düştüğüm bu kuyuyu kazmaktan vazgeçmeyeceğim; çünkü dibinde su bulacağımı biliyorum: hayat suyu. Artık duygularımı bastırmayacağım. Kurtuluşum bu meydan okuyuşum sayesinde olacak. Küçük şeyler büyük dönüşümlere sebep olur.

UYANIŞ insanı büyük bir boşluğa iter. Çünkü sahip olduğu her şey daha farklı görünür insanın gözüne, kendi bile. İnsanın en güçsüz ve en yardıma muhtaç olduğu dönemdir UYANIŞ dönemi. Sonraki hayatı o boşluktan çıkmaya çalışırken kime ve neye tutunduğuna göre şekil alır. Bazen yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler bizi tam da varmak istediğimiz yere götürür, doğru olduğunu düşündüklerimiz ise tam aksine.

Linda hayatına yöne verirken, kusursuz olduğunu düşündüğü hayatını tehlikeye atmayı seçer. Onun için tuhaf olan eşini aldatmak değildir. Aldatırken en ufak bir huzursuzluk hissetmemesidir. Hayatı boyunca doğruyu seçmiş olmak ve hiç risk almamak onu bu buhrana sürüklemiştir.  Aslında aldatmak onun için bir arayıştır, sonunda sahip olduklarına ve eşine daha sıkı bağlanmasına yol açacaktır. Onun yanlışı kendisini aslında varmak istediği noktaya götürmüştür. Herkes bu kadar şanslı olamayabilir.

Aldatmak kitabı fiziksel aldatmadan çok, beyinsel aldatmayı anlatıyor. İnsanın yaşamı boyunca kendini nasıl kandırdığını ve türlü sebeplerle aldattığını dile getiriyor. Aslında her kitap gibi, bu kitabın da anlattıkları okuyanın algısına bağlı olarak değişiyor.

Ve yine Coelho bize, tüm bu buhranlar için en etkili ilaç sevmektir, diyor...

Sevgi bir duygudan ibaret değildir; bir sanattır. Sanatta olduğu gibi sevgide de ilham yetmez, emek vermeden olmaz.

Sonsuza dek sevmek, sonsuza dek yaşamak demektir. Sevgi olmadan Sonsuz yaşam mümkün değildir. Sonsuz yaşamla Sevgi arasında sımsıkı bir bağ vardır. Çünkü hayatımızı hem sevgimize layık hem de bizi kendimizi layık gördüğümüz şekilde seven biriyle geçirmek isteriz.

Şimdi hayatını sakince yere bırak ve düşün… Sen neden buradasın ve varoluşuna anlam katabilecek kadar güçlü mü SEVGİN?
Keyifli okumalar…

Gamze Güven
gamzeguven08@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder