Resimaltı / 10 Aralık 2018 - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Resimaltı / 10 Aralık 2018 - Ender Macun

Resimaltı / 10 Aralık 2018 - Ender Macun

Paylaş

 
Rüzgar kokuyu önce dilimliyor, sonra dantelliyordu.”
Tarık Sipahi, Köprücücesi’nden

Resim dedin de, aklıma geldi…

1
Bazen evdeki nesnelerin, eşyaların da fotoğraflarını çektiğim oluyor. E onları da çekmek lazım. Yıllar sonra açıp baktığımda neler neredeymiş, neler ve neler varmış, nasılmış, nasıl konumlanmış falan diye bakmak, arada gülümsemek ya da kederlenmek iyi oluyor. Çalışma masası, kalemler, plaklar, kitaplar, koltuk, amfi, pikap, şemsiyeler, fotoğraf makineleri, resimler, masa ve sandalyeler, içerideki ve balkondaki çiçekler, halılar… Dostum ressam, yazar Tarık Sipahi bu hayattan göçüp gidince, onun bendeki resimlerinden de bir dizi detaylar çektim.  Mesela şu, ağaçta kitap okuyan kız. Arnavutköy’deki evine gidip almıştım. Bu resimlerden sanırım birden fazla yaptı. Her biri farklı konumlanmış, farklı yerleri tasvir eden resimler. Oğlumun odasında asılı durur. Her gece kitap okuma seanslarında mutlaka bakışırız ağaçta kitap okuyan bir kızla.

2
Bir çok ressam arkadaşımın olması iyi bir şey. Onların birkaç resmini de keyifle edindim zamanla. Tarık bunlardan biri; özel biriydi. On altı resmi var bende. Eşe dosta hediye olarak verdiklerim de var. Yağmurda insanlar. Üsküdar’daki masalsı evine yine yağmurlu bir günde gitmiştim. Yatağın altından çıkardı, gösterdi. Duralit üzerine yapılmıştı resim. Enine uzuncaydı. Neden yatağın altına sakladın, diye sorduğumda, cevap vermedi. Börek yedik, çay içtik, sohbet ettik. Resmi naylona sardık. Uzun süre öylece naylonda kaldı. Daha sonra çerçeveletip Cihangir’deki evimin salonuna keyifle asmıştım. Şimdi, salonda iki yağmur resmi var Tarık’ın, birbirlerine bakıyorlar. İkisi de birbirinden güzel.

3
Şemsiye. Yine Üsküdar…Yeni çalışmalarına bakıyordum. Bu, şemsiye altında kadın ve adam özellikle dikkatimi çekti. Aynı temayla birkaç tane daha yapmıştı. Kontrplak üzerine yağlıboya. Evde, salonda birbirine bakan resimlerden biri. Onun en sevdiğim çalışmalarından. Yer yer gümüşi renkler, yer yer rastlantısal fırça darbeleri… Bohem bir tarz. Tarık’ın bütün resimlerinde gizli birer naif öykü var. İyi ki var. Yazıyla yapamadıklarını resimle yapmayı deniyordu. Bana da az biraz geçirdiği bir tavır. Resmini yapamadığı şeyleri de yazıya aktarıyordu. Şu gerçek ki, onun gidişi hayatımda önemli bir boşluk yarattı.

4
Alişan aradı. Tarık’ın oğlu Binali’yle berabermiş. Tam da ben Tarık’ın Dengedeki Vazo’suyla ilgili yazarken aradı. Daha önceden konuştuğumuz gibi, Tarık için açacağımız sergiyle ilgili lafladık biraz. En yakın zamanda bir araya gelip detaylandıracağız. Bendeki resimler, Alişan’dakiler, Tarık’ın evinde duranlardan bir seçki olacak sergide. Belki başka şeyler de… Dengedeki Vazo, enteresan bir serinin ürünü. Sergide olacaklardan biri, muhakkak. Masanın kenarında ha düştü ha düşecek bir vazo ve içinde muhteşem ortancalar. Nasıl bir dengeyse… Resim bir mozaik gibi işlenmiş. Tuhaftır, Beşiktaş’ta oturmuş çay bahçesinde çay içerken Tarık elinde bu tabloyla çıktı geldi. “Gezmeye mi çıkardın resmi” dedim. “Yok” dedi, “sana getirdim.” Utandım tabi.

5
Yıllar önce Teşvikiye’deki evime geldiğinde Kraft kâğıda sardığı bu resmi açıp halının üzerine koydu. Tırnakları, elleri hep boya içindeydi. Resim daha tam kurumamıştı. “Bunu sana getirdim” dedi. “Şuraya asarsın”. Resmin adı, Besleme. Boynu bükük, kederli bir kadın, pencere önünde durmuş. Kasvetli bir hava hâkim. Çalışma odasına astım. Oradan çıkardım diğer bir odaya. Sonra koridora. Resim çokça gezdi. Birçok ev gördü. Kontrplak üzerine yağlıboya. Bu arada, Tarık demişken, resim demişken, yıllar önce yazmaya başladığım ‘Ziya Kitabı’ Tarık’tan izler taşıyor, bunu da söyleyeyim. Bilen bilir.

6
Maltepe’deki evine gitmiştim birkaç yıl önce. Yeni evini bir elinde sigarası, keyifle gezdirdi. Ortalık aynen eski evlerinde olduğu gibi yine karmakarışıktı. Her yer çalışma alanıydı Tarık için; öyleydi. Boğaz vapuru’nu ilk gördüğümde vuruldum. Bir sahaftan bulduğu eski kocaman bir vapur tarifesini tuval bezine yapıştırmış, üzerine yapmış bu muhteşem resmi. Martılar, balıklar, vapur, insanlar, deniz, evler, danteller… Oldukça detaylı çalıştığı resimlerden. Koca bezi rulo yaptı, bir naylona sardı. Elimde resim, birlikte tren istasyonuna gittik. Beni yolcu etti. “Fırına uğrayıp tuzsuz ekmek alacağım” dedi. Resim hala rulo olarak bekliyor. Sanırım sergiye de öyle koyacağım bunu. Naylonuyla…

Ender Macun, Aralık 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder