Orijinal
Oyuncaklar Diyarı
1
İnsanın oyuncakları olmalı. Şimdilerde, benim
oyuncaklarım çektiğim fotoğraflar. Fotoğraflarla oynamayı çok severim. Eskiden
de severdim. Film üzerine çektiğim zamanlarda yani. Bir zaman önce çekmiş
olduğum bazı fotoğrafları alıp yeniden düzenlerim. Orijinal boyutunu bozarım.
Renkleriyle oynarım. Bazılarını yeniden kurgularım. Çırçır’da çektiğim bu
fotoğraf da bunlardan biri. Bazen daha geniş bir görüntü istiyorum. Üstünü,
altını atmak… Ortada ve yanlarda ne var?
2
İnsanın hayatında oynayabileceği şeyleri olmalı.
Dijital fotoğraf yokken daha, Varlık dergisinde hikâye ve bilumum şeyler
yazarken, rahmetli Enver Ercan “görseli de olsun ama” derdi. O zaman ben de
yazdığım şeyler için oradan buradan kırptığım fotoğraflarla schoeller kâğıt
üzerine kolajlar yapardım. Enver çok beğenirdi. Şimdi işler biraz daha
kolaylaştı. Aslında, geçmişte fotoğraf üzerine ne yapıyorduysam şimdi de farklı
araçlarla benzer şeyler yapıyorum.
3
Mesela bu Küçükpazar fotoğrafı. Orijinali
aslında oldukça sağa sola, yanlara yayılıyor. Odaklanmayı biraz zorlaştırıyor.
E kolayı var; genişlet fotoğrafı. Çocuk daha çok patlasın. Üstten ve alttan
kırp. Daha önceden de yaptığın gibi yani. Korkma, kırp. Orijinali sende nasıl
olsa. Orijinal ne demekse. Zaten fotoğraf unique bir şey değil. Resim gibi tek
ve biricik değil yani. Çoğaltılabiliyor. Çoğaldıkça yayılıyor. Korkmadan
oynamak lazım bunlarla.
4
Bir Cihangir hatırası. O zamanlar, mahallenin
dilsiz teyzesi. E6 film üzerine çekilmiş. Sonradan melezleme olmuş, dijitale
aktarılmış törenle. Dijital olunca da kırpmak şart oluyor. Uzunlamasına görmek
istiyorum manzarayı. Boylu boyunca. Geniş geniş. Olabildiği kadar geniş yani. O
zaman da dilsiz teyzenin gövdesi, sandalye, yer, masa falan hep gidiyor. Bakışı
daha yakınlaşıyor. Arkasından ağlamıyorum ama. Ne de olsa orijinali arşivde. O
Orijinal dediğim şey neyse artık!
5
Bunların da ayakları falan gitmiş. Böyle daha
iyi mi olmuş ne. Anneannem pandispanya yapardı fırında. Pandispanya, yanlarına
taşardı tepsinin. Hatta tepsiden dışarıya doğru taşardı. Bu da öyle bir şey
galiba. Fotoğraf taşıyor. Duvar daha bir ortaya çıkıyor. Çocukların çaresizliği
vardı orijinal fotoğrafta. Çaresizlikleri ayaklarından okunuyordu. O çaresizlik
de yerini güce bırakıyor sanki. Sarılma, duvar, siyah beyaz varoluş.
Diyarlardan bir diyar, insanlardan üç insan.
6
Siyah ve beyaz, onların naif ve bazen hırçın
tonları ne güzel yakışıyor fotoğrafa. Hele kar kış fotoğraflarına. Hele hele şu
zamanlarda. Ne kadar çok fotoğraf var hayatımızda. Ancak, belki de ‘siyah
beyaz’ biraz farklılık sağlıyor. Çokça
‘fotoğrafı bozmak, fotoğrafla oynamak’tan renk meselesini anlıyorum ben. Renk
zaten uçuk kaçık bir kavram. Neresinden tutarsan tut bir kulpu elinde kalıyor
mutlaka. Yeniden yapmak için bozmak lazım biraz. Orijinal oyuncaklar diyarının
sihri bu.
Ender
Macun, Aralık 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder