Resimaltı / 17 Aralık 2018 - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Resimaltı / 17 Aralık 2018 - Ender Macun

Resimaltı / 17 Aralık 2018 - Ender Macun

Paylaş
Orijinal Oyuncaklar Diyarı
1
İnsanın oyuncakları olmalı. Şimdilerde, benim oyuncaklarım çektiğim fotoğraflar. Fotoğraflarla oynamayı çok severim. Eskiden de severdim. Film üzerine çektiğim zamanlarda yani. Bir zaman önce çekmiş olduğum bazı fotoğrafları alıp yeniden düzenlerim. Orijinal boyutunu bozarım. Renkleriyle oynarım. Bazılarını yeniden kurgularım. Çırçır’da çektiğim bu fotoğraf da bunlardan biri. Bazen daha geniş bir görüntü istiyorum. Üstünü, altını atmak… Ortada ve yanlarda ne var?

2
İnsanın hayatında oynayabileceği şeyleri olmalı. Dijital fotoğraf yokken daha, Varlık dergisinde hikâye ve bilumum şeyler yazarken, rahmetli Enver Ercan “görseli de olsun ama” derdi. O zaman ben de yazdığım şeyler için oradan buradan kırptığım fotoğraflarla schoeller kâğıt üzerine kolajlar yapardım. Enver çok beğenirdi. Şimdi işler biraz daha kolaylaştı. Aslında, geçmişte fotoğraf üzerine ne yapıyorduysam şimdi de farklı araçlarla benzer şeyler yapıyorum.

3
Mesela bu Küçükpazar fotoğrafı. Orijinali aslında oldukça sağa sola, yanlara yayılıyor. Odaklanmayı biraz zorlaştırıyor. E kolayı var; genişlet fotoğrafı. Çocuk daha çok patlasın. Üstten ve alttan kırp. Daha önceden de yaptığın gibi yani. Korkma, kırp. Orijinali sende nasıl olsa. Orijinal ne demekse. Zaten fotoğraf unique bir şey değil. Resim gibi tek ve biricik değil yani. Çoğaltılabiliyor. Çoğaldıkça yayılıyor. Korkmadan oynamak lazım bunlarla.

4
Bir Cihangir hatırası. O zamanlar, mahallenin dilsiz teyzesi. E6 film üzerine çekilmiş. Sonradan melezleme olmuş, dijitale aktarılmış törenle. Dijital olunca da kırpmak şart oluyor. Uzunlamasına görmek istiyorum manzarayı. Boylu boyunca. Geniş geniş. Olabildiği kadar geniş yani. O zaman da dilsiz teyzenin gövdesi, sandalye, yer, masa falan hep gidiyor. Bakışı daha yakınlaşıyor. Arkasından ağlamıyorum ama. Ne de olsa orijinali arşivde. O Orijinal dediğim şey neyse artık!

5
Bunların da ayakları falan gitmiş. Böyle daha iyi mi olmuş ne. Anneannem pandispanya yapardı fırında. Pandispanya, yanlarına taşardı tepsinin. Hatta tepsiden dışarıya doğru taşardı. Bu da öyle bir şey galiba. Fotoğraf taşıyor. Duvar daha bir ortaya çıkıyor. Çocukların çaresizliği vardı orijinal fotoğrafta. Çaresizlikleri ayaklarından okunuyordu. O çaresizlik de yerini güce bırakıyor sanki. Sarılma, duvar, siyah beyaz varoluş. Diyarlardan bir diyar, insanlardan üç insan.

6
Siyah ve beyaz, onların naif ve bazen hırçın tonları ne güzel yakışıyor fotoğrafa. Hele kar kış fotoğraflarına. Hele hele şu zamanlarda. Ne kadar çok fotoğraf var hayatımızda. Ancak, belki de ‘siyah beyaz’ biraz farklılık sağlıyor.  Çokça ‘fotoğrafı bozmak, fotoğrafla oynamak’tan renk meselesini anlıyorum ben. Renk zaten uçuk kaçık bir kavram. Neresinden tutarsan tut bir kulpu elinde kalıyor mutlaka. Yeniden yapmak için bozmak lazım biraz. Orijinal oyuncaklar diyarının sihri bu.

Ender Macun, Aralık 2018   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder