“Kanunlar örümcek ağı gibidir.
Büyük sinekler deler geçer,
küçükler ise takılır kalır.”
Honore de Balzac
REMEMBER (War of the Son)
Alzehemir başlangıcındaki Seo Jae-hyuk,
liseli genç kızın cesedinin yanı başında bulununca cinayetle suçlanır. Ormana
nasıl geldiğini, son saatlerinde neler yaptığını hatırlayamadığı için baş
şüpheli olarak tutuklanır.
Oğlu Seo Jin-woo ve hukuk okuyan Lee In-ah
haricinde kimse Jae-hyuk’a inanmamaktadır. Zira ortada bir de itiraf vardır. Atanan
kamu avukatı ilk davasını henüz almış, hâkim önünde kekeleyen, yolun başında bir
avukattır.
Cinayete ilişkin tüm deliller dolaylı
olmasına rağmen savunma günden güne kötüleştiğinden Jin-woo babasını kurtarmak
için bugüne kadar hiç dava kaybetmemiş Park Dong-ho ‘dan yardım ister. Jin-woo,
Dong-ho’nun davayı alması için her türlü yolu dener ve başarılı olur.
Jin-woo, savcı, avukat, polis işbirliğinde
yürütülen komplo yüzünden babasının idam cezası almasına engel olamaz.
Avukatlara duyduğu güveni yitiren Jin-woo kendisi avukat olacak ve babasını
kurtarmaya çalışacaktır.
Sistem zenginleri korumak üzerine kuruludur.
Sizin suç işlemeniz halinde kılıcın en keskin yüzünü gösteren Themis, konu güç
sahibi insanlar olduğunda gözlerinin bağlı olmasını bahane eder ve kaçmalarına
izin verir. Sistemin zannettiğiniz kadar muhteşem işlemediğini fark etmeniz
ancak sistem tarafından ezildiğiniz zaman mümkün olur. Kimse sesinizi duymaz,
kimse size inanmaz, haklı gözükseniz dahi…
Saygınlık kazanmak için parayı ve korkuyu
kullanan, rüşvet çukurunu kazmış tiranlara, silahını doğruları öldürmek için kullanan polislere, başsavcı olma sevdası ile kumpas kuran savcılara karşı savaşmak için sadece hukukun
gücü yeter mi? Vicdanının sesini dinlemeyi unutmayan hâkimler, gerçek suçluları
mahkum ettirmek için çalışan savcılar ve Themis’in terazisini şaşırtmadan
doğrulara ulaşmak için çabalayan avukatlar varsa neden olmasın…
Yeşim
Yeşiloğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder