Denize değil bir insana kıyınız olsun
Yanına oturup dinleyin, dinlenin.
Hatta beraber susarak konuşmayı
öğrenin.
Sevin, sevgiyi hissedin.
Unutmayın!
Sevmek yeşillendirir, çiçeklendirir.
Hiç ummadığın anda en güzel
tomurcuklar oluşur.
“Her şey bitti.” dediğinde yeniden
başlar.
Gönül huzuru diye bir şey var;
Adını güzel sevmeyi bilenlerin
koyduğu.
Sıkı sıkı tutunun o huzura, sizi ezip
geçme pahasına bile olsa gitmesine izin vermeyin.
Kırıldıkça yeşeren dallar gibi,
Baharın geleceğini bilerek koşun ona.
Reçel kavanozlarına çiçekler dikin.
Bir canlının mevsimlere göre değişen
bedenini izleyin.
Kışı yüreğinde yaşayanların, baharının
geç geldiğini bilin.
Çok sevip bezdirmeyin.
Unutmayın ki bir çiçeği öldüren de ona
can verendir.
Suyu çok verip çürütmeyin
Az verip solmasına müsaade
etmeyin.
Cezalandırmayın kimseyi, kendinizi de.
Hayatınızın izleri yaralarınızı,
tekrar tekrar kanatmalarına izin vermeyin.
“Evet uçurumdan atıldım ama düşmedim.”
deyin.
Dibi görenin ufka yetişmesi zor olmaz.
Yaşayarak öğrenir insan, velhasıl.
Uçurumun dibindeki bataklıktan, güneşe
tutunup çıkmak da senin işin.
Çırpındıkça kendi kendini boğmak da,
benden söylemesi.
Evet ben o uçurumdan itildim.
Kanatlarımın açılmasını beklerken
batağa çakıldım.
Çırpındım, çırpındım...
Günler, aylar hatta yıllar süren bir
çırpınışla öğrendim.
“Gerçek, gördüğümüz şey değil
aslında.”
Görüp hissettim,
Sustum yaşadım...
Susarak yaşamayı da böyle öğrendim.
Güneşi yumak yumak eğerdim;
Huzur ektiğim yüreğimin tarlasına...
Bulutlara attığım kancayla yağdı
yağmurlar.
Yani diyeceğim o ki;
Kolay olmuyor o bataktan çıkmak.
Tutunduğun halatı önce kendin
bağlayacaksın beline...
İnananlar gelecek seninle,
İnanmayanlar hep dipte...
Gülcan Sural
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder