Esma’nın
günlüğünden
‘Peri, tuttuğu
ısırganı Elisa’nın eline dokundurmuş; yakıcı bir ateş gibiymiş ısırgan; Elisa o
anda uyanmış. Ortalık aydınlanmış; Elisa’nın yattığı yerin hemen yanında bir
ısırgan otu duruyormuş; tıpkı rüyasında gördüğünden.’
Hans Christian ANDERSEN / Yaban Kuğuları
1
Öğlen bütün aile toplanıp
kapının önüne çıktık. Sait fotoğrafımızı çekti. Hepimize gösterdi. Bu evimizin
önünde çektirdiğimiz ilk fotoğraf. Annem beğenmedi. Yine çek, dedi. Üst üste on
kere çekti Sait. Yarın fotoğrafçıya gidip yaptıracak resmi. Büyütüp duvara
asacağız. Bir de çerçeve lazım ama. Bunu da düşünmüş. Aşağı mahalledeki
pazardan eski bir çerçeve almış. Camı da var.
2
Abim telefonu aldığı gibi
Sait’in elinden kaçıp gitti. Hep birlikte onun peşine düştük. Koştuk koştuk
yetişemedik. Nefes nefese kaldık. Sonra oturup kaldırıma dinlendik. Ahmet,
Necati ve ben kaldık, diğerleri eve yollandı. Sait eve giderken okkalı bir
küfür salladı sokağa. Katıla katıla güldük. Sonra, abim elinde telefon çıktı
geldi köşeden. ‘Gittiler mi?’ dedi. ‘He’ dedik, ‘gittiler’. Fotoğrafımızı
çekti.
3
Al, dedi, sen de çek. Telefonu
aldım, hemen karşı evin oradaki balonları çektim. Bu balonlar Naci’nin
balonları. Oraya bağlıyor her sabah ipini, gelip geçene tüfek atışı yaptırıyor.
Beş atış iki lira. Allahtan Naci yoktu da, görmedi fotoğraf çektiğimi. Yoksa
izin vermezdi, kovardı hemen. ‘Sen niye alıp keçtın telefonu’ diye sordum.
‘Hiiç,’ dedi, ‘öylesine işte’.
4
Sonra gittik bit pazarına, tezgâhları
çektik. Tezgâhlarda çıkma lastikler, eski kitaplar, bozuk musluklar, erimiş
selobantlar, plastik tabancalar, yamuk plâklar, kasetler, kırık motosiklet kaskları,
kolye ve çantalar gördük. Necati tutturdu bu kaskı istiyorum diye. Çıkardım
cebimden beş lira, verdim. Kaskı aldık. İyi de yaptık. Annemin başımıza attığı
terlikler için ideal bir korunma olacak. Ortaklaşa kullanırız artık.
5
Selim abi ve Nejla ablayı
gördük yolda. ‘Selim abi’ dedim, ‘gömleğin ne güzel’. Onları da çektim.
Ayrılırken, ‘bana da at resmi’ dedi Selim abi. ‘Tamam’ dedim, eve gidince
atarım. En yakın zamanda kendime bir fotoğraf makinesi almalıyım. Çok sevdim
ben bu işi.
6
Yıkık dökük evleri, asfaltı
parçalanmış yolları, sümüklü çocukları da çektim Sait’in telefonuyla. Arada
sırada telefon çaldı ama bakmadım. Kırmızıya basıp kapattım. Bizimkileri de
gönderdim eve, tek başıma o sokak senin, bu sokak benim dolaştım. İyi de
yaptım. Akşam kaskı alayım da Necati’den…Hazırlıklı olayım bari.
Ender
Macun, Eylül 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder