Suçlu Başkası - Asiye Açar - Sevdalım Hayat
Suçlu Başkası - Asiye Açar

Suçlu Başkası - Asiye Açar

Paylaş

  
Suçlu Başkası

Bazı insanların savunma sistemleri başkalarını suçlamak üzerine kurulu. Kendini yorup sorumluluk almıyor, üstüne atacak birilerini arıyor, buluyor ve kurtuluyor.

Yolda önümde tek başına yürüyen hanımın sırt çantası boydan boya açıktı. Usulca omzuna dokunarak "pardon" dedim "çantanız açılmış". Cümlemi duyar duymaz,  korku ve heyecanla bir anda arkasına döndü "Aa niye söylemiyorsunuz yaaa!" diye bağırdı boşluğa. Sonra cümlesinin anlamsızlığını fark etti sanırım, "Kimse de söylemiyor ya Allah Allah!" diye daha yumuşakça söylendi. Ben de yabancı bir insandım ve onu uyarmıştım işte! Suçu başkasına atmak belli ki damarlarına işlemiş. İllaki "suçlu başkası".

Üniversite mezunu iş güç sahibi bir tanıdık, eşiyle problemlerini çözmesi için “hoca”ya gitmiş. Bu hanıma, hoca “sana soğutma büyüsü yapmışlar, bir suya atmışlar, kâğıt suda aktıkça kocanla siz kavga ediyorsunuz" demiş. Bir iki dua yazmış, onu suya okuyup her sabah aç karna içecekmiş. Arkadaş rahatlamış, çünkü birisi ona büyü yaptırdığı için mutsuz olduğu, "suçlunun başkası" olduğu kesinleşmiş.

Yalnız  çevresindeki çoğu insanın üniversite mezunu olduğu bu hanım, düşünüyor düşünüyor, kendisi bile çevresinde hocaya gidip büyü yaptıracak bir düşmanını bulamıyormuş. Bu kişiye sormak istediğim çok basit ve çözüme gidecek iki sorum var. Evliliğinizle ilgili problem ikinizden kaynaklanıyor olabilir mi? Çözüm, iki kişinin değiştireceği bazı davranışlara bağlı olabilir mi? Eminim o arkadaş, kendisine sorumluluk yükleyecek bu iki soruyu asla duymak istemeyecektir.

Teknoloji gelişiyor, hayat dönüşerek akıp gidiyor. Çamaşır makinasının yenisi çıkıyor, buzdolabının  no frostu. Trenlerin hızlısı, arabalarda navigasyon, whatsapp’ta ‘konum at’lar… Hâlâ birileri bilime karşıyız diyor. Çünkü bilim iyidir deyiverseler, okumaları, öğrenmeleri, akıl yürütmeleri gerekecek. Dine imana suçu atmak daha kolay geliyor.

"Malatya’dan kız alırsın da, kızın içindeki Malatyalıyı alamazsın" derler. Çocukluğunuzda hücrelerinize kodlanmış hurafeler, adetler, yıllar sonra bir yetişkin olsanız da peşinizi bırakmıyor. Azıcık düşünüp daha mantıklı bir hareketin sorumluluğunu almıyoruz. 4 yıl flört ederek görüşmüş şehirli gençler evlenmeye karar verdiklerinde, bir anda burma bilezikler, bayramda koç hediye etmeler falan konuşulmaya başlanıyor. Gece arkadaştayım bahanesiyle sevgilisiyle buluşan kızın ailesi, nişandan sonraki istekler için "kız evi naz evidir" diyor!

Herkeste bir "kendini ezdirmeme" çabası, ezikliğin daniskası. Böyle anlamsız ayrıntılarla yıpranan ilişkilerin suçlusu  da tabii ki "alınmayan burma bilezik" oluyor.

Bence insan kendisine şu soruyu sık sık sorarsa, çok daha mutlu ve kaliteli bir hayatı olur:

Başkasında değil de, kendimde neyi değiştirirsem daha mutlu olurum?

Asiye Açar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder