‘Acaba’sı Olmayan İnsanların Rahatlığı
Büyük Montaigne “Bana doğru gibi gelen hiçbir fikir yoktur ki aynı
zamanda yanlış gibi de gelmesin” demişti.
Çok doğru bir söz bu.
Tabii üstadın kuralına uyarak yanlış olmasını da hesaba katmak
gerekiyor.
***
Her insanın doğruları; bakış açılarına, kavrama ve bilgi düzeyinin
gelişmesine, önyargılardan kurtulmasına bağlı.
Tepkisel doğrular zamanla yerini analitik doğrulara bırakır.
Ama Montaigne üstadın beş yüz yıl önce söylediği gibi, düşünen
insan, her şeye kuşkuyla yaklaşmalıdır.
Düşünmenin temel ahlaki ilkesi sık sık “Acaba?” sorusunu
sormaktır. Çünkü her sübjektif doğrunun gerisinde gölgeli, kuşkulu bir alan
mevcuttur.
***
Akıllı insanlar sürekli olarak kendi vicdanlarıyla, yargılarıyla
ve bilgileriyle hesaplaşırlar. “Ben her şeyi bilmem ama her gün bir şey
öğrenirim.” derler.
Mediokr yani benim pek sevdiğim bir deyimle “orta zekâlı” olanlar
ise hiçbir şeyi sorgulamazlar. Kamplaşmış taraflardan birine ait olurlar,
hayatı bu şekilde algılarlar.
Onlara göre dünya basittir, hiçbir karmaşıklığı yoktur. Her şey
siyah-beyaz netliğindedir. Bir taraf yüzde yüz haklı, öteki taraf yüzde yüz
haksızdır.
Bazen içinde bulundukları safları değiştirirler, ama dünyayı basit
ve mutlak görme alışkanlıkları değişmez.
***
“Acaba?”sı olmayan insanlar
için bu dünyada hiçbir gizem yoktur.
Ne doğum, ne ölüm, ne aşk, ne inanç, ne insan ruhunun
karmaşıklığı… Onlar her şeyi bilirler.
Bilmeyenler ise Montaigne, Dostoyevski, Einstein, Nietzsche, İbn
Rüşd gibi kafası karışık insanlardır.
Zülfü Livaneli
İnsanları "orta zekalı","düşünen", "düşünemeyen" diye gruplara ayırmak da "bu muhteşem insanların"dehasindan kaynaklanıyor herhalde. Zekanın genetik olup olmamasi konusunda araştırmam olmamasına rağmen bu konuda söz söylemek için deneyimlerin bile yeterli olduğunu düşünüyorum.Zeka büyük oranda genlerle ilgili... geriye kalanı ise zekasını kullanan ailenizin ve akrabalarınızın size sunduklariyla ilgili. Bu da düsünmek icin size gerekli olani hemen hemen veriyor demektir. Ancak genlerin ve ailerinizin sizi oturttuğu o rahat koltuklardan parmaklarınızı uzatıp sen düşünemeyen, sen orta zekalı, hey ordaki sen de gerizekalisin diye işgüzarlık yapmak sizi ne akıllı ne de "düşünen" insan yapar. Düşünmenin ve düşünememenin ne olduğunu çoğumuz biliyoruz. Bize bu hakikatleri söylemenin çok anlamı yok.Artik hemen herkes her şeyi biliyor.Söz söyleme devri nispeten kapanmıştır bana göre. Bize ukalalık yapmadan düşünmenin yaşamakla eşdeğer olduğunu tavrıyla ,tarzıyla gözlerindeki ışıkla, umutla yaşamıyla gösterecek gerçek insanlar, örnekler lazım..ve düşünmemize mani olan etkenleri (özellikle tv, telefone,pc) hayatımızdan çıkarmaya, bagimliliklarimizdan kurtulmaya yardımcı olacak "düşünen" insanlara...
YanıtlaSildeneme
YanıtlaSil