Ziya / Yedi - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Ziya / Yedi - Ender Macun

Ziya / Yedi - Ender Macun

Paylaş

Ziya / Yedi





iya sırılsıklam holde kıpırdamadan duruyor, pardösüsünden yere tıp tıp düşen damlalar sadece Ziya’yı kuşatan küçücük bir göl oluşturuyordu. Üzerindekileri bir bir çıkarttık. Büyük bir havluyla saçını başını evire çevire kuruladık. Ağır pardösüsünü çekip çıkarttık. ‘Bu ağarlık da ne?’ dedi annem. Pardesünün ceplerinden bir kara tabanca, birkaç deste de çil çil para çıktı. Herkes bir aaaaaa diye şaşırdı önce. Sonra paraları ve tabancayı da usturupluca alıp oturma odasına geçtik. Tabancayı taşıma görevi babama, paraları taşıma görevi de anneme verilmişti gizli bir buyuran tarafından. Anneanneye de koluna girip Ziya’yı ağır aksak taşımak kalmıştı. Ziya biraz soluklandı oturduğu kanepede. Su getirdik, döke saça içti. Ağzını kazağının koluyla sildi. Sehpada duran tabancaya eli gidecek oldu, babam atıldı, tabancayı yavaşça kendine doğru çekti. ‘Banka mı soydun sen Ziya?’ dedi annem. Ziya bir şey demeden gözleriyle öylece halının motiflerinde gezindi durdu. Delik çorabından çıkan parmağıyla halının üzerinde küçük şekiller çizdi. Sonra, pantolon paçasından sızan kanla bu şekilleri boyadı. ‘Bişey yok’ dedi. ‘Bişey yok’. Annem para tomarlarını, tabancayı hemen buluşturduğu şeker çuvalına koyup ağzını sıkıca bağladı. Hepimiz Ziya’nın suç ortağı olduk işte. O bizi suç ortağı yapmak için seçmişti. Sabaha kadar gözümüze uyku girmedi. Güm güm çalınacak kapıyı bekledik. Işıkları kapadık, perdeleri örttük, birbirimize yaslanarak sabaha kadar öylece bekledik. Ziya kucağımızda bir çocuk gibi uyudu kaldı. Üstüne annemin hırkasını attık. Sabah ezanıyla beraber koltuklarda sızıp öylece kaldık.

     Sütçünün sesiyle uyandığımızda ortalıkta ne Ziya vardı ne de çuval. Birbirimize baktık. Annemin hırkası halâ mışıl mışıl uyuyan kardeşimin omuzlarındaydı. Annem perdeleri açarken halının üzerinde, o halıya ait olmayan kırmızı bir ev şeklini seyre daldım. Halının motifsiz, grimsi köşesine kalınca uçlu bir dolmakalemden damlayan kırmızı mürekkeple oluşturulmuş izlenimi veren küçük kırmızı ev. Sonra hiçbir şey konuşmadık. Anneannem öğlene kadar uğraştı arap sabunuyla çıkarmaya çalıştı, olmadı. Kırmızı ev biraz buğulu, orada öylece kaldı. Hayatlarımızdaki bazı şeyler gibi, hiç gitmedi.

Ender Macun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder