Sihirli Aynalar Arasında - Zafer Köse - Sevdalım Hayat
Sihirli Aynalar Arasında - Zafer Köse

Sihirli Aynalar Arasında - Zafer Köse

Paylaş

İnsan üretiminin her çeşidi; sanayi, tarım, bilgi, güzellik, duygu, hizmet; hepsi, doğası gereği kolektif olduğuna göre, insan varoluşu da ancak bir toplumsallık içinde ortaya çıkabilir.



Sihirli Aynalar Arasında


Öğretmenle velinin bir öğrenci hakkında konuşmalarına tanık oldunuz mu hiç? Bazen, ortada bir yanlışlık olduğunu, aynı çocuktan söz etmediklerini düşünürsünüz. Çünkü çocuğun evdeki ve okuldaki halleri birbirinden çok farklı olabiliyor.

Aynı şekilde, işyerinden, mahalleden veya akraba çevresinden görüştüğünüz kişilerle birlikteyken ortaya çıkan özellikleriniz farklılık gösterebiliyor. İlhan İrem’in bir şarkısındaki gibi, sihirli aynalar arasında dolaşırcasına yaşanıyor hayat. Bir adım atınca boyunuz uzuyor, bir adım daha atınca yüzünüzün yarısı yok, sözünüzün yarısı yok. Bir adım ileri, sanki her şey iki misli. Siz misiniz, aynadaki üç beş kişi?

GÖRMEYİ SAĞLAYAN KOSTÜM

Chuck Klosterman’ın romanı Görünür Adam, bu gerçekliğin üzerine kurulmuş bir anlatı.

Y_, geliştirdiği görünmezlik sağlayan bir kostüm sayesinde insanları haberleri olmadan izleyebiliyor. Seçtiği kişileri toplu halde bulundukları işyerlerinde veya sokaklarda değil, daha çok, evlerinde gözlemliyor. Çünkü insanların ancak tek başlarınayken kendileri olduğunu düşünüyor.

Vicky ise bir psikolojik danışmandır. Kendisine başvuran Y_ ile yaptığı görüşmelerin notlarını derleyerek kitaplaştırmayı düşünmektedir.

Vicky’nin e-posta yoluyla editöre gönderdiği bu derlemeden oluşan romanın parçalı yapısı, bazıları birbirinden kopuk ve nasıl gelişeceğini kestiremediğiniz olaylar, gözlenen hayatlarda izlediğiniz mahremiyet... İlginç bir kurguyla bir araya getirilmiş biçimde bütün bunları takip ederken, Y_ ile Vicky arasındaki gerginliklerin ve uzlaşmaların nereye varacağını da merak ediyorsunuz.

Y_’nin gözlemlediği kişisel dünyalar vesilesiyle, farklı alanlarla ilgili çok sayıda düşünce romana dahil ediliyor. Bunun sonucunda, roman yer yer bir tür özlü sözler galerisine dönüşüyor. Bir yandan kitaba yoğunlaşmanızı, durup düşünmenizi sağlayan bu durum, öte yandan birçok derin konuya sadece değinilip geçildiğini görmenin hoşnutsuzluğuna neden oluyor. Hikaye anlatmak yerine kanaat bildirmek tercih edilmiş gibi görünüyor.

ÇEKİCİ BELİRSİZLİK

“Yalan söyleseydim, sorduğun her soruya yanıt verebilirdim.” diyor Y_. “Bazen sebebini hiç bilmediğimiz şeyler yaşanır. Kurmaca ve gerçek arasındaki fark budur. Açıklama yapılmasını gerektirenler sadece kurmaca hikayelerdir. Sadece kurmaca hikayelerde kaza diye bir şey yoktur.”

Görünür Adam’da işlenen konulardan biri de kurmaca-gerçek bağlantısı. Aslında “işlenen” yerine “değinilen” demek daha doğru. Çünkü roman boyunca birkaç kez “yazı” konusundan söz edilmesi, bunun bir sorunsal olarak ele alınmasından değil, metnin bir üstkurmaca biçiminde ilerletilmesi tercihinden kaynaklanıyor.

Metnin üstkurmaca niteliği ise, anlatıda belirsizlik yaratma olanağı sağlıyor. Roman anlatıcısı olayları doğrudan anlatmak yerine bir kahramanın anlattıklarını gizemli biçimde aktarınca, muğlak bir durum oluşuyor. O kahramanın anlattıkları gerçek midir, uydurma mıdır, nereden bileceksiniz? Böylece “yenilikçi” yazarımız, hiçbir sonuca bağlama kaygısı gütmeden “Gerçek ile kurgunun sınırı nerededir?” gibi moda konulara değinmiş ve gündelik hayatın içindeki insanları ilgilendirmeyen “özgün” sözler etme fırsatını değerlendirmiş oluyor.

Okurdan ne anlamasının beklendiğinin net olmadığı, yazarın bir meramının bulunmadığı anlatılar için çok uygun bir tarz, üstkurmaca. Bir söz söylemeden hayranlık uyandırmanın en geçerli yollarından biri olduğu çoktan kanıtlanmış durumda.

Bu nitelikte olmayan örneklerin bulunduğunu eklemeye gerek var mı?

İLGİNÇLİK Mİ GERÇEKLİK Mİ?

Hikayenin çekiciliği ve anlatım başarısı, okurken elbette büyük bir keyif veriyor. Kısa bir süre geçtikten sonra okuduklarınızın etkisi hızla azalıyor olsa da, okuma keyfi yaşattığı kesin. Ayrıca, derinliğine ele almasa da birçok konuya dikkat çekmesi, farklı kaynaklardan o konuları incelmeye devam etmek gibi istekler yaratıyor.

Tüm olumlu yönlerine rağmen, Görünür Adam, yanlış bir ana fikirden yola çıkan ve belirli bir meselesi olmayan roman olarak değerlendirilebilir. Çünkü insanların ancak yalnızken kendileri olduğu düşüncesi, hayatın gerçekliğine uymayan bir dünya görüşüne dayanıyor. Yalnızkenki hali, kişinin onca halinden sadece biridir. Üstelik diğerlerini en az ilgilendiren hali.

Sihirli aynalar karşısında görüntü sürekli değişiyor olsa da, esas olan o görüntüler değil midir? Nerede, ne zaman, nasıl yaşıyorsanız osunuzdur. İnsanın insanlığı; varoluşu, özgürlüğü, zaafları, her şeyi ancak sosyallik durumuyla açıklanabilir. İnsan üretiminin her çeşidi; sanayi, tarım, bilgi, güzellik, duygu, hizmet; hepsi, doğası gereği kolektif olduğuna göre, insan varoluşu da ancak bir toplumsallık içinde ortaya çıkabilir.

Bu kadar başarılı bir kurgu, böylesine sürükleyici bir anlatım, derin ve doğru düşüncelerle bir araya gelse satışlar azalmazdı herhalde.




Sol Gazetesi, soL Kitap 08.05.2013




Görünür Adam
Chuck Klosterman
Çevirmen: Sevinç Kayır
İthaki Yayınları
230 sayfa


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder