Sinefil / Judgement at Nuremberg - Yeşim Yeşiloğlu - Sevdalım Hayat
 Sinefil / Judgement at Nuremberg - Yeşim Yeşiloğlu

Sinefil / Judgement at Nuremberg - Yeşim Yeşiloğlu

Paylaş
Judgement At Nuremberg / Nüremberg Yargılaması
Yıl 1945, Almanya II. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, milyonlarca insanın ölümüne neden olanlardan biri, Adolf Hitler, kendini öldürmüştür. Geride yıkık sokaklarda başları önde dolaşan Alman halkı ile bilinçli/bilinçsiz her türlü yetkiyi verdikleri Nazi kalıntıları kalmıştır. Savaşın kazananları olarak Sovyetler, ABD, Birleşik Krallık ve Fransa'dan oluşan bir heyet, Nazi partisi yetkililerini yargılayacaktır. 

Nazi partisinin üst düzey üyelerinin bir kısmı yargılanır,  beraat alanlar da olur, hapse mahkum olanlar da. "Bilim adamı" sıfatına sahip olanların büyük bir kısmı çoktan ABD'ye kapağı atmış, araştırmalarına devam etmektedir. İstihbaratçılarımız da gizli servislere transfer edilmiştir. Savaşın kazananları her türlü ganimeti almak konusunda heveslidir, ellerinden kan akan kuklalar da dahil... 

Üst düzey bazı Nazi Partisi üyelerinin mahkum edilmesinden sonra sırada Hitler'in diktatörlüğüne katkı sunanların başında gelen "hukuk" adamları vardır. Führer' e bağlılık yemini eden, hukuk adına değil devletin "yüksek menfaatleri" için karar vermeye başlayan hakimler... 
Maximilian Schell
Genç bir avukat, Hans Rolfe (Maximilian Schell), savaş sonrasında her Alman'ın yaşadığı buruk acıyı bir tarafa atmış, öfke içerisinde. Bu yargılamaların hukuki bir yönü olmadığını, sanıkların o zamanın kanunları ne emrettiyse ona uygun karar verdiğini, bu nedenle suçlanamayacaklarını iddia etmektedir. Ernst Jannig'i (Burt Lancester) savunan Rolfe, Janning suçlu bulunacaksa, III. Reich döneminin neler getireceğini öngören ve buna rağmen onu destekleyen Sovyetlerin, Vatikan'ın, İngiltere'nin ve hala tüm teröristlerin bir numaralı silah satıcısı ABD'nin de suçlu bulunması gerektiğini savunur. Kısmen haklıdır da. Yahudileri, çingeneleri, göçmenleri, engellileri, kısacası Aryan olmayan herkesi yok etmeyi, tüm Avrupa'yı işgal etmeyi amaçlayan Nazi politikasını tüm ülkeler bilmesine rağmen engellemek adına hiçbir adım atılmadı. Genç Cumhuriyetimiz hastalıklı bir fikrin kurbanı olmasın diye insanları kurtarmaya çaba harcarken bazı "medeni" ülkeler Yahudileri teslim etme karşılığında dokunulmazlık kazanıyor, sattığı silahlarla, tanklarla, fırınlarla ceplerini dolduruyordu. Rolfe'un işaret ettiği adil yargılamayı yapacak mahkeme II. Dünya Savaşından sonra kurulsaydı belki sonrasında emperyalizmin Hitler türevleri yeryüzünde hakimiyet kuramazdı. Belki.

Yılların yorgunluğunu bir kenara atmış tecrübeli bir hakim, Dan  Haywood (Spencer Tracy) gamalı haçlarını kollarına takıp Führer adına -onunla beraber- binlerce insanı öldüren meslektaşlarını yargılayacaktır. Hitler'in neden/nasıl yükseldiğini, bunca insanın nasıl uçuruma doğru koştuğunu, komşularının kayboluşunu nasıl fark etmediklerini, toplama kamplarından nasıl haberdar olmadıklarını anlamaya çalışırken söylenen "Führer otobanlar yaptı...İşsiz sayısı azaldı."  cümleleri her şeyi açıklıyordu aslında. Yıkılmış, ağır koşullarla teslim olmuş Almanya'nın yaşadığı bu ekonomik buhrandan kurtulması için ne gerekirse yapılmalıdır, vatandaşlarının mallarına el konulmalı, komşu ülkeler yağmalanmalıdır. 

Hitler'in tüm devlet gücünü adım adım ele geçirişini, yükselişini dinlerken, bu yükselişe katkı sunan karakterlerin esasında her gün karşılaştığımız insanlar olduğunu görmek korkutacaktır. Arendt'in Kötülüğün Sıradanlığı olarak adlandırdığı bu durumda olağan bir hayat süren insanların düşünme ve yargılama yetilerini tamamen bırakmaları, gönüllü olarak vazgeçmeleri halinde başımıza neler gelebileceğini yüze çarpıyor. Biraz öfke, biraz hüzün ile iyi seyirler... 

Yeşim Yeşiloğlu 
yesim@sevdalimhayat.com 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder