"Hadi
oğlum, kay hadi! Eve gideceğiz bak, kay hadi!”
İş
çıkışı çocuğa ayrılan yarım saatlik park hakkına sığmaz hiç bir şey. Çocuk,
şöyle bir on dakika dikilip bakamaz parkta oynayan diğer çocuklara. Onu
bekleyen ebeveynine oynayıp eğlendiğini gösterecek bir kaç örnek vermek
zorunda. Kaydıraktan kaymak, salıncakta sallanmak gibi. Eğlendiğine dair
ebeveynin vicdanını rahatlatacak somut bir kanıt vermek zorunda.
Oysa
belki, dakikalarca bankta oturup, koşturan yaşıtlarını izlemek, bastonuyla
yavaş, yavaş, yavaş -o kadar yavaş ki çok ilginç geldi ona- yürüyen yaşlı
amcayı incelemek istiyor. Oturduğu yerden çekirdek çıtlarken çocuğuna bağıran
bir kadının karnı nasıl da sallanıyor kızınca. Oradaki büyük abla nasıl yapıyor
o akrobatik hareketleri?
Oo
annenin sesi yine geldi. "Emreeee oturup durma, kay hadi, eve götürürüm
baakk!" "Bak gözümün önünde, sadece şu kaydıraktan kayacaksın, başka
hiç bir yere gitmeyeceksin!"
4 yaşındaki Emre şöyle düşünüyor belki de: "Ben
de yapabilirim aslında o hareketleri, keşke izin verse annem. Düşeceğimden
korkmasam yaparım. Annem azıcık sırtımdan tutsa, bi de düşersem diye yanımda
dursa, ben hiç korkmam… O hareketlerin hepsini yaparım. "
Kayra
2,5 yaşlarında ufak tefek, kara kuru bir kız. Yağmurdan ıslanmış kaydırağın
tepesinde.
“Kayraaa
kaymaaa ıslaak! Taytın ıslanır bakkk!”
Kayra:
"Ama kirlenmek güzeldiiiirrr! Eve gidince değiştiririiiiz" diyor, hem
çekinip hem savunuyor kendini. Anne gülümsüyor bu lafların üstüne. Kayra
istekli ve cesur. Kaydırağın tepesinde, ayaklarını indirip poposunu kaydırağa koyuyor.
Islaklığı hissedince yüzünde bir gerilme oluyor, annesine bakıyor.
"Hadi
kay artık kay, olan oldu!" diyor gülümseyerek anne. Anne anlayışlı. Anne süper. Kayra kayıyor, kaydırağın altındaki son
durakta tekrar anneye bakıyor. Arkasını dönüp bakıyor, tayt ıslanmış…
Cesur
küçük yürek, ıslanan taytıyla, sırada bekleyen bir sürü çocuğun kaydıraktaki
yolunu açtığını bilmiyor...
5
yaşındaki Defne, bisikletiyle küçük parkta her tur atışta, bankta oturan
annesinin yanına uğruyor. Dişsiz yaşlı bir teyze annesinin yanına oturmuş, hiç konuşamıyor.
Defne onun parmaklarıyla yaptığı hareketleri şaşkınlıkla inceliyor. “Yazık ona
di mi anne? Dişlerini hiç fırçalayamaz o di mi? Dili de mi yok? diye sormak
istiyor belki de.
Anneyle
dişsiz teyze sohbet ediyorlar; 3 çocuğu 3 de torunu varmış, biri kız ikisi
erkek."Anneler birbirlerini nasıl anlıyorlar?" diye merak ediyor
belki de.
Asiye Açar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder