Her Yenilik Kucaklanmaz, Bazıları Dikenlidir - Eşref Alemdar - Sevdalım Hayat
Her Yenilik Kucaklanmaz, Bazıları Dikenlidir - Eşref Alemdar

Her Yenilik Kucaklanmaz, Bazıları Dikenlidir - Eşref Alemdar

Paylaş

 Her Yenilik Kucaklanmaz, Bazıları Dikenlidir

İnsan sonrası ya da aşkın insan lakırdıları yaşamlarımıza giriyor. 70’li yıllardaki Fuar kolonyası reklamı gibi bir etkiyi bile toplumumuzda yaratamıyor. Belki yeni bir Müjde Ar bu konuyu gündeme getirmeli.. ama denizden sahile doğru koşarken bu lakırdıları etmeli ve üzerinde aynı bikini olmalı. Yok bu da yetmez. Millet bikinilerin sergilediklerine fena doydu. Uyartıların daha güçlü olması gerekiyor. Belki de doğrudan elektrik akımıyla birlikte verilmeli bu lakırdılar ve kapsamları. İşe yarar mı? Bilemedim.

İnsan sonrası döneme girerken yeni bir değerler dizini (paradigma: en temel bilgilerimizde referans noktalarının değişmesi) kayması yaşayacağımızın ayak seslerini uzun zamandır duyduk/duyuyoruz/duyacağız. Bilim kurgu edebiyatı ve sineması bu konuları iştahla işledi. Özellikle de Hollywood üzerine düşeni yapıp bolca para kazandı. Nedir bu konular: cyborg (eklican), robotlar (yapaycanlar), takviyeli insanlar, beyni bilgisayara kopyalama, beyni tanklarda yetiştirilen bedenlere elektronik olarak kopyalama, ölümsüzlük, yapay zekâ ve her yerde her daim olan zekâ, kalıtım mühendisliğiyle çaprazlanmış insanlar, mutasyona uğramış insanlar vs. vs. vs.

15. yy.ın sonlarında Avrupa’da başlayan Hümanizma (insan temelli düşünme) hareketi dünyayı insana sunulmuş bir gezegen, evreni de bu ana gezegene bağlı olarak algılayan bir dizge oluşturdu. Bu dönemin sanat yapıtlarında insan bedeni kusursuzlaştırıldı ve sanatın asli objesi oldu. Bu dönemde Avrupa’da yükselen kendi gücüne inanma olgusu denizcilikle birleşince yeni kıtaların keşfinin önünü açtı. Çağdaşı Osmanlı ise Yükseliş dönemindedir ve Cihan İmparatorluğu sıfatını haizdir. Batıda oluşan değişimlerle ilgili değildir ve kurdukları düzenin dorukta olduğunu düşünmektedirler. Bu dorukta yaşam pek güzeldir ve hiç değişmeyecektir! Batının insan temelli düşüncesini ıskaladıklarını Tanzimat’la kabullenirler ve günümüze dek sürecek olan değişim/değişmeyim sancıları süreğenleşir.

Biz hala insan temelli düşüncenin hikmetlerini dideleyip büyüklenerek aydıncılık oynarken Batı’da insanı referans almaktan çıkaran yeni bir düşünce dizini parladı/hortladı. Buna insan sonrası ya da aşkın insan dönemi deniyor. Aşkın insan, aşmak fiiline gin/gın ekinin ulanmasıyla elde edilen bir önceki nesli aşmış farklılaşmış anlamında kullanılıyor. Yani kısaca Terminatör durumları… Robotik, kalıtım ve dirimbilim teknolojileri insan bedeniyle birleşiyor ve insanının yetilerini, sığasını arttırıyor. Buna bağlı olarak insan ve insanı çevreleyen her türlü olguda bir dönüşüm ve değişim ortaya çıkıyor. Cyborg (eklican) ve insansı robotlar (yapaycan) denilen yaşam biçimleri modası geçmiş insanın yerini alıyor. Bütün bunlar da kapitalist sistem içinde gerçekleşiyor. Yaşayakalma ve evrim hattında cereyan ediyor. Hal böyle olunca gelişmiş ülkelerde bir telaş, gelişmemiş ülkelerde de hezeyan türüyor. Yeni dönemde eski tip insana pek ihtiyaç olmayacak.. zira çok var bunlardan. Belki birileri çıkıp “İnsan Olma Kriteri” (İOK’tan kaç puan aldın kanka?) icat edecek. Diyelim ki belli bir IQ ve EQ ( düşünsel ve duygusal zekâ) değerinin altında olanlar insandan sayılmayacak! Ah, ah ne olacak o insandan sayılmayan insanların hali? Düşünmesi ürkütücü. Yeni bir Nazizm doğacak belki de…

İnsan temelli düşünceyi o denli kanıksadık ki sallana yuvarlana (İngilizcesi Rock’n Roll)  üstümüze gelen insan temelsiz düşünceyle ilgilenmiyoruz bile. İnsan temelsiz dizine göre evrende yalnız değiliz; dünya insan yaşamına uygun biricik gezegen değil; insan, dünya benzeri gezegenlerde evrilme ve bilinen insandan uzaklaşma pahasına yaşayabilir; zeka insana özgü değil ve insanın dışında var olabilir; ölüm insana, dahası tüm canlılara özgü bir özellik olmayıp geçirdiğimiz evrimin bir fonksiyonudur.. ölümsüz olmak istiyoruz, olacağız. İnsanın beyni bilgisayara kopyalanabilir ve bir başka insana aktarılabilir. En azından teorik olarak mümkün. Bu söylemler daha da artırılabilir. Din adamları bunlara ne der? Çok merak ediyorum, ne der? Mistik ve dinsel ağırlıklı, “ insan nedir” diyen davudi sesli bir adamın sunduğu programlar, teknolojik programların cevval, kıvrak erkek ve kadın seslerinin yanında pek bir sıkıcı ve tatsız, bir o kadar da içeriksiz kaldı. Bu yeni nesil, insanda bir hikmet bulmuyor. Onlara göre ne mi önemli? Abi ya göreli her şey.. yalnızca göreli.. değişken, devingen ve evrilgen. Bu kadar! Hem evrim artık doğadan da koptu. İnsan kendi evrimine müdahale ediyor.. naaber!

Yeni yaşamın etik ve ahlak kuralları nasıl olacak sorusu, insan sonrası yeni şekillenecek olan toplumsal yapılarla ilgili. Albert Camus’nun “Yabancı”sı gibi olan insanların vay haline. Sonumuz onunkinden daha fena olabilir.

Eşref Alemdar


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder