İnsan sonrası ya da aşkın insan lakırdıları
yaşamlarımıza giriyor. 70’li yıllardaki Fuar kolonyası reklamı gibi bir etkiyi bile
toplumumuzda yaratamıyor. Belki yeni bir Müjde Ar bu konuyu gündeme getirmeli..
ama denizden sahile doğru koşarken bu lakırdıları etmeli ve üzerinde aynı bikini
olmalı. Yok bu da yetmez. Millet bikinilerin sergilediklerine fena doydu.
Uyartıların daha güçlü olması gerekiyor. Belki de doğrudan elektrik akımıyla
birlikte verilmeli bu lakırdılar ve kapsamları. İşe yarar mı? Bilemedim.
İnsan sonrası döneme girerken yeni bir değerler
dizini (paradigma: en temel bilgilerimizde referans noktalarının değişmesi) kayması
yaşayacağımızın ayak seslerini uzun zamandır duyduk/duyuyoruz/duyacağız. Bilim
kurgu edebiyatı ve sineması bu konuları iştahla işledi. Özellikle de Hollywood
üzerine düşeni yapıp bolca para kazandı. Nedir bu konular: cyborg (eklican),
robotlar (yapaycanlar), takviyeli insanlar, beyni bilgisayara kopyalama, beyni
tanklarda yetiştirilen bedenlere elektronik olarak kopyalama, ölümsüzlük, yapay
zekâ ve her yerde her daim olan zekâ, kalıtım mühendisliğiyle çaprazlanmış
insanlar, mutasyona uğramış insanlar vs. vs. vs.
15. yy.ın sonlarında Avrupa’da başlayan Hümanizma
(insan temelli düşünme) hareketi dünyayı insana sunulmuş bir gezegen, evreni de
bu ana gezegene bağlı olarak algılayan bir dizge oluşturdu. Bu dönemin sanat
yapıtlarında insan bedeni kusursuzlaştırıldı ve sanatın asli objesi oldu. Bu
dönemde Avrupa’da yükselen kendi gücüne inanma olgusu denizcilikle birleşince
yeni kıtaların keşfinin önünü açtı. Çağdaşı Osmanlı ise Yükseliş dönemindedir
ve Cihan İmparatorluğu sıfatını haizdir. Batıda oluşan değişimlerle ilgili
değildir ve kurdukları düzenin dorukta olduğunu düşünmektedirler. Bu dorukta
yaşam pek güzeldir ve hiç değişmeyecektir! Batının insan temelli düşüncesini
ıskaladıklarını Tanzimat’la kabullenirler ve günümüze dek sürecek olan
değişim/değişmeyim sancıları süreğenleşir.
Biz hala insan temelli düşüncenin hikmetlerini
dideleyip büyüklenerek aydıncılık oynarken Batı’da insanı referans almaktan
çıkaran yeni bir düşünce dizini parladı/hortladı. Buna insan sonrası ya da
aşkın insan dönemi deniyor. Aşkın insan, aşmak fiiline gin/gın ekinin
ulanmasıyla elde edilen bir önceki nesli aşmış farklılaşmış anlamında
kullanılıyor. Yani kısaca Terminatör durumları… Robotik, kalıtım ve dirimbilim
teknolojileri insan bedeniyle birleşiyor ve insanının yetilerini, sığasını
arttırıyor. Buna bağlı olarak insan ve insanı çevreleyen her türlü olguda bir
dönüşüm ve değişim ortaya çıkıyor. Cyborg (eklican) ve insansı robotlar
(yapaycan) denilen yaşam biçimleri modası geçmiş insanın yerini alıyor. Bütün
bunlar da kapitalist sistem içinde gerçekleşiyor. Yaşayakalma ve evrim hattında
cereyan ediyor. Hal böyle olunca gelişmiş ülkelerde bir telaş, gelişmemiş
ülkelerde de hezeyan türüyor. Yeni dönemde eski tip insana pek ihtiyaç
olmayacak.. zira çok var bunlardan. Belki birileri çıkıp “İnsan Olma Kriteri”
(İOK’tan kaç puan aldın kanka?) icat edecek. Diyelim ki belli bir IQ ve EQ (
düşünsel ve duygusal zekâ) değerinin altında olanlar insandan sayılmayacak! Ah,
ah ne olacak o insandan sayılmayan insanların hali? Düşünmesi ürkütücü. Yeni
bir Nazizm doğacak belki de…
İnsan temelli düşünceyi o denli kanıksadık ki
sallana yuvarlana (İngilizcesi Rock’n Roll) üstümüze gelen insan temelsiz düşünceyle
ilgilenmiyoruz bile. İnsan temelsiz dizine göre evrende yalnız değiliz; dünya
insan yaşamına uygun biricik gezegen değil; insan, dünya benzeri gezegenlerde
evrilme ve bilinen insandan uzaklaşma pahasına yaşayabilir; zeka insana özgü
değil ve insanın dışında var olabilir; ölüm insana, dahası tüm canlılara özgü
bir özellik olmayıp geçirdiğimiz evrimin bir fonksiyonudur.. ölümsüz olmak
istiyoruz, olacağız. İnsanın beyni bilgisayara kopyalanabilir ve bir başka
insana aktarılabilir. En azından teorik olarak mümkün. Bu söylemler daha da artırılabilir.
Din adamları bunlara ne der? Çok merak ediyorum, ne der? Mistik ve dinsel
ağırlıklı, “ insan nedir” diyen davudi sesli bir adamın sunduğu programlar,
teknolojik programların cevval, kıvrak erkek ve kadın seslerinin yanında pek
bir sıkıcı ve tatsız, bir o kadar da içeriksiz kaldı. Bu yeni nesil, insanda
bir hikmet bulmuyor. Onlara göre ne mi önemli? Abi ya göreli her şey.. yalnızca
göreli.. değişken, devingen ve evrilgen. Bu kadar! Hem evrim artık doğadan da
koptu. İnsan kendi evrimine müdahale ediyor.. naaber!
Yeni yaşamın etik ve ahlak kuralları nasıl olacak
sorusu, insan sonrası yeni şekillenecek olan toplumsal yapılarla ilgili. Albert
Camus’nun “Yabancı”sı gibi olan insanların vay haline. Sonumuz onunkinden daha
fena olabilir.
Eşref Alemdar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder