Resimaltı / 30 Temmuz 2018 - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Resimaltı / 30 Temmuz 2018 - Ender Macun

Resimaltı / 30 Temmuz 2018 - Ender Macun

Paylaş


Geçip Giden Zamana Resimaltı

1

Saraçhane. Bulvardaki ev. Biz. Komşunun fotoğraf makinesi.  Herkes mutlu mu? Poz verirken gülümsemek  mecburi mi?  Altı yaş. Masumiyet yılları. Okula başlama hazırlıkları. Kırtasiye. Kokulu silgi, defterler, kalemler, kalem kutuları, çanta… İlk çantam taba rengi. Milliyet Çocuk, Çarşaf, Gırgır, Tv’de 7 gün ve Hürriyet geliyor eve. Gazeteci getiriyor. Ay başında toplu para veriyoruz gazeteciye. Sonra o Milliyet Çocuk’lar ciltleniyor.  

2

İlkokul beşinci sınıf. Yaş on bir. Süheyla Hanım, öğretmenim. Okula fotoğrafçı gelmiş. Okulun son günleri. Beyaz kazak... Tatil var önümüzde. Hiç bitmeyecekmiş gibi, tatil var. Altın Kitaplar’dan çıkan Jules Verne’in eserleri başucu kitaplarım. Kütüphaneli divanın rafına diziyorum hepsini. En çok da İki Yıl Okul Tatili’ni seviyorum. Okulun önüne sinemacı bi abi geliyor. Ayaklı bir kutusu var… Kutunun üzerinde artist resimleri.  Bir delikten bakıyorum. Tarzanlar, kovboylar, Kızılderililer, güzel kadınlar. O kutudan evde ben de kendime yapıyorum.

3

Üniversitedeyim. Fikirtepe. Yaş yirmi. Yanımda Hakan. Birisi çekmiş. Orhan Hançerlioğlu, Pavese, Kosinski, Nazım okuyorum. Depeche Mode, U2 falan dinliyorum. Fisher Walkmenim var. Evde de pikap. Cabir’e uğrayıp plak alıyorum. Bütün kazandığım bunlara gidiyor. Çalışıyorum bir yandan da… Cağaloğlu yokuşunda. Bir gazete binası. İlk daktilom. İki parmak… Olivetti. Şimdi Apple neyse, Olivetti de işte o. Uzun yıllar benimle.

4

Gazeteciyim. Hem öğrenci hem gazeteci. Yaş yirmi yedi. Hisar. Yanımdaki İsmet Değirmenci. O zaman da ressamdı, şimdi de ressam. Kim çekmiş bizi? Coen biraderlerin, Angelopolus’un, Antonioni’nin, Passolini’nin, Tarkowsky’nin, Almodovar’ın, Kavur’un, Erksan’ın filmlerinde geziniyorum; festivallerde ve videocuda. O zamanlar her köşe başında bir videocu. Aradıklarımı daha çok Bakırköy’deki Videotheque’te bulup kiralıyorum. Çokça fotoğraf çekiyorum ama. Varlık’ta, aksatmadan  her ay yazıyorum.

5

Evdeyim. Yaş kırk yedi. Çalışma odası. Kendimi çektim.  Evde  çalışma odası gibi bir yerin olması güzel. Hızlıca geçip giden zamanın neden hızlıca geçip gittiğini anlatan uzunca bir yazı üzerinde çalışıyorum. Tıkanıyorum. Sonra müziği açıyorum, King Gizzard & the Lizard Wizard… makineyi kurup kendimi çekmeye başlıyorum. Bu bir deşarj olma şekli. Saçma. Öyle ama.

6

Evde. Yaş elli. Makine otomatiğe ayarlı. Polyselfi. Biz. Kaç yaşındayız bugün? Kaç yıl geçti ömrümüzden? Ve ne kadar yaşamalı daha,  bu yangın yerinde? Açık balkon kapısından bir Kamuran Akkor şarkısı geliyor, salonda dolaşıyor. Makine sinyal vermeye başladı. Objektife bak, kıpırdama… Jules Verne, Almodovar, Erksan, Tarzan, kovboylar Kamuran’cığımla sarmaş dolaş… Flaş patlayınca böyle oluyor. En azından bana böyle oluyor diyelim. Sıcak yaz günlerinin anısına.

Ender Macun



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder