Kendini
Tanı
Öyle bir yaşama hır gürüne kaptırmışız ki kendimizi, elimizden
kayıp giden günlerin farkına varmıyoruz.
Tespih tanesi gibi arka arkaya diziliyor günler. Birbirinin
tıpatıp aynı.
Sabah kahvaltı, sonra iş, derken biraz kavga, biraz sevinç, biraz
telaş, bolca fesatlık, bir başkasının kuyusunu kazma oyunları ve akşam.
Televizyon karşısında geçirilen uykulu saatlerde kimin kiminle
fingirdeştiğini izlemek ve sonra cuppa yatak!
Ne için?
Ertesi gün yine aynı şeyleri tekrarlamak için.
Bu arada iç organlarınız yıpranıyor, gövdeniz pörsüyor,
bakışlarınız bile eskiyor ve her gün biraz daha finale yaklaşıyorsunuz.
Ama size verilmiş olan bu yaşamın ne demek olduğunu farkına
varmadan, güneşe, çiçeğe, ota, böceğe, denize aldırmadan hoyratça
savuruyorsunuz bu değerli yılları.
Delfi tapınağında “Kendini tanı!” yazıyor.
İnsanoğlu kendini tanıyabilse, evren içindeki boyutunu ve sınırlı
süresini kavrayabilse birçok sorun çözülecek ama hırs buna imkan vermiyor işte.
Evren ölçeğinde bile kelebek ömrü kadar bile olmayan insan
yaşamını, böyle gerginliklerle ziyan etmeye değer mi?
Bir parça alçakgönüllülük, gündelik hırslardan birazcık arınma
dünyayı cennete çevirmeye yeter: Hem size, hem başkalarına.
Zülfü Livaneli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder