Resimaltı / 13 Ağustos 2018 - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Resimaltı / 13 Ağustos 2018 - Ender Macun

Resimaltı / 13 Ağustos 2018 - Ender Macun

Paylaş

Gidilebilse, ne çok iz kalıyor geride.
'Belki zaman', diye düşünüyor adam:
'Zaman eksiltebilir birikeni'.
Fugue XIII, Enis Batur

NE ÇOK İZ

1

Bazen yukarılara çıkıp şehri seyrediyorum. En yukarıya… Yukarıdan bakınca, şehrin şarkısını anlamaya daha çok yaklaşıyorum. Üzgün evlerin buruk çatılarında, damlarında, çekme katlarında gizli hayatlar ve izler var. İşte, ihtiyatlı bir güvercin ailesinin, ne bileyim bir meczubun belki, ya da gayrı resmi rüyalar âleminin gürültüsüz, sakin başlangıcı. Aşağıya doğru, ağlayan bir köpeğin yaktığı ağıtta geziniyorum.

2

Çatılar arasındaki rüzgârlı geçişler, uğultulu dehlizler, kıvrımlı metal ve plastik borular, yuvarlak antenler, yarısı kırık dökük, yarısı hüzzam cam ve naylon kaplamalar, lime lime olmuş loş kiremitler, belki sonra kullanılır diye oraya bir yere bırakılmış ve unutulmuş sandalye ve tabure müsveddeleri, Bizans'ın neon martılarının beyaz izleri ve envai çeşit hurda. Hepsinin anlatacak şeyleri var.  Lâkin, durup dinleyecek mecal de olmalı hani.

3

Yukarıdan bakınca her şey tepetaklak oluveriyor. Kuşlar yerlerde, rüyalar gökyüzünde. Bir bacanın içine girip oradan doğruca aşağılara… Yarısı dışarıda bir perdenin rüzgarına, esintisine kapılıp komşu pencerenin pervazına, oradan başka bir aleme… Genişçe ve insansız bir masanın baş köşesine kurulup oradan seyre dalmak sokakları. Yukarılarda her şey biçimini kaybediyor. Biçim dediğin, zaten eski zaman nesnesi.

4

Biçim dedim de; bir lokantanın müşteri bekleyen boş masaları gibi mesela, işte öyle yani, nasıl da hürmetli, nasıl da vakur duruşları, içine sığmayan, içine hiç mi hiç sığmayan, lâkin, bunu belli de etmemek için elinden geleni ardına koymayan düzgün, şeffaf, tozlu, kurumsal  masalar gibi. İşte tam da öyle, o masalar gibi hissetmeli insan önce. O masalar gibi durmayı bilmeli olduğu yerde. Yoksa anlamak zor.

5

İnsanlar çatı katındaki evlerinin pencerelerine bile demir parmaklık yaptırıyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki, akşam üzerleri çatılardan çatılara aheste yürüyüşler yapan, gezinen, arada bir başkasının terasında, damında durup soluklanan, soluklanırken, çantasından çıkardığı kanyağı kafaya diken, sonra oradan da giden, zaten sadece bunu yapmak için dolanıp duran meczuplar da vardır bu şehirde. Ne mutlu bize ki vardır yani.

6

Bazen yukarılardan bir yerden, hırpalanmış bir kuleden belki, çektiğim bir yerin fotoğrafını aylar sonra aynı yere gidip tekrar çekiyorum. Mevsim kıştır belki. Bu yer, işte aylar önce durup fotoğrafını çektiğim bu yer bembeyaz karın altındadır. Meczuplar dolanıp durur, bir iz arar durur sokaklarda, çatılarda. Ve bir köpek sonsuza kadar havlayabilir orada. Bir köpek diyorum, nasıl havlarsa sokağa, işte öyle.

Ender Macun, Ağustos, 2018
endermacun@yhoo.ca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder