Ziya / On İki - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Ziya / On İki - Ender Macun

Ziya / On İki - Ender Macun

Paylaş

ürüyor, bak. Vücudu hafif, pabuçları lastik, bundandır ki, yürürken öyle sessiz. Fakat hem ne de hızlı. Herkesten ve her şeyden daha hızlı. Dünyanın dönüşünden, evrenin hareketinden bile hızlı. Vücudu havayı şöyle usuldan yararak yalarken tuhaf, rüzgârımsı bir ses çıkarıyor. Sessiz mi dedimdi? Bazen yürüyüşü tek bir sese dönüşüyor. Bir yırtılma sesi? Bir kovadan kömür parçalarının birdenbire dökülüşü…Sanırsınız ki vücudu o an işte yok oluyor; elinde bir şeyler taşıyorsa, onlar da...Başıboş ve ama işinin ehli esinti gibi kıvrılaraktan, uğuldayarak yoluna doğru akıyor, bir an yavaşlar gibi yapıyor, sonra yine akıyor. Sokakta ona yürürken engel olabilecek şeylere, çukurlara, tümseklere, arabalara, bırakılmış şeylere, atılmışlara, eşyaya, insanlara ve çocuklara alışık, talimli. Önündekilerle aynı ritimde yürürken önündekiler bu rüzgârdan ve nefesten ve dökülmeden ve yırtılmadan ziyadesiyle tedirgin oluyor. Bunun farkında. Hem de nasıl farkında. Ona bakıyorlar. Hırsız mı, uğursuz mu? O, ritmini hızlandırıp, öne geçip, fotoğrafın kenarından, soldaki gri sokağa doğru aheste, kayboluyor. Arkada kalanlar derin birer soluk alıyor. Başka uğursuz var mı diye sağa, sola bakıyor. Başka yok. Hepsi bu kadar işte. Geçti. Gitti. O şimdi başka bir fotoğraf karesinde, başka başka rüzgârları, sessiz uğultuları deniyor olmalı. Kuşkusuz ki oturmuyorsa ve yatmıyorsa yürüyordur. Yürüyerek, arkasında bıraktığı hikâyeleri telvelendirerek bir de, bu alemi ne de güzel tavaf ediyordur. Adı Ziya. Çocukluğumun taştan ve ışıktan ve tütsü kokusundan yapılma harikulade masalcısı, büyücüsü, ışıl ışıl, dünyamızı, evreni de ayrıca aydınlatan Ziya. Adı Ziya, aslında onu anlatan her bir şeyden sızan soluk ve ıssız bir ziya. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder