Toplu Çıldırma - Zülfü Livaneli - Sevdalım Hayat
Toplu Çıldırma - Zülfü Livaneli

Toplu Çıldırma - Zülfü Livaneli

Paylaş
30.06.1991
Vurdumduymazlık mı bu?
Yoksa "gaflet ve delalet" mi?
Ya bizlerin aklı ermiyor bu işe, ya da Türkiye gerçekten toplu bir cinnete doğru gidiyor.
Neden mi?

Büyük illerimiz birer suç kentine dönüştü. Kimse kendini güvenlikte duyamıyor.
Yalnız yaşayan kadınlar, yaşlı çiftler, koyun gibi boğazlanıyorlar. Her gün gazetelerde kan-revan içinde fotoğraflar görüyoruz.: Kesilen kafalar, koparılan bacaklar, oyularak çıkarılan cinsel organlar.

İnsanın değil hayvanın bie yaşayamayacağı mahalleler. Açıktan akan lağımlar. Lağım sularında oynayan hastalıklı çocuklar.
Ve bütün kentleri, kasabaları saran lağım kokusu.
Birkaç bin Türk bir araya geldi mi, ilk yaptığı iş oturduğu yeri kokutmak.
Kesilen korular, ormanlar... Yiyeceklerimizde zehir.
Otomobil uygarlığı aşamasına erişememiş binlerce katilin altında birer ölüm makinasına dönüşen kamyonlar, tırlar, taksiler, özel araçlar.
Ve her gun on tonluk kamyonların altında kalmış bir civciv gibi kemikleri parçalanarak can veren okul çocukları.
Yollarda sürat yapan ve çocuk öldürünce sorgulanmayan güvenlik mensupları.
Gelir dağılımındaki korkunç adaletsizlik... Parasızlıktan çıldırma derecesine gelen insanlar.
Bir yandan da bu yoksul insanlara devler politikasıyla dayatılan "Sen de kazan sen de köşeyi dön!" edebiyatı.
İthal yiyecekler, pahalı lüks otomobiller, yatlar ve genç kızlardan oluşan bir James Bond tipi yaşam özlemi.
Lüks tüketim hırsından gözü dönmüş insanlar.
Türkiye'nin bütün karakol ve cezaevlerinden yükselen işkence feryatları.
Güzellik yarışmaları, sahte dünya dünya organizasyonları, mankenler, mankenler, mankenler.... Ülkedeki her uzun bacaklı kızı milli kahraman yapan ve durmadan bar pavyon artistlerini tezgahlayan şizofrenik cinselliğimiz.
Futbolculara ana avrat küfür eden taraftarlar ve taraftarları tabancayla kovalayan futbolcular.
Kısacası kan, terör, fuhuş, hastalık, zulüm, işkence, gaddarlık, birbirinden nefret eden insanlar, kamplaşmalar ve herkese, her yere egemen olan düzeysizlik.

Bir yanda da 50 milyon doları aşkın dış borcu "ekonomik mucize" olarak sunma marifeti.
Yeni hükümette kaç MHP'li yer aldı hesapları ya da kaç Laz, kaç Doğulu tezgahları!
Yıllarca bakanlık yapmış kişilerin, sanki siyasete yeni başlıyorlarmış gibi mal beyanında bulunmaları...
Ve "vur patlasın, çal oynasın" mantığıyla, "benden sonrası tufan" ilkesiyle gözü dönmüş vurguncular.

Sizleri bilmem!
Ama ben bu Türkiye'den korkuyorum.

30.06.1991

Zülfü Livaneli

Diktatör ile Palyaço Kitabı'ndan alınmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder