Avrupa Adlı Güzel Kadın - Zülfü Livaneli - Sevdalım Hayat
Avrupa Adlı Güzel Kadın - Zülfü Livaneli

Avrupa Adlı Güzel Kadın - Zülfü Livaneli

Paylaş
Avrupa Adlı Güzel Kadın 

Avrupa bir kadındır; hem de çok güzel bir kadın. Tanrılar tanrısı Zeus’un bir sabah görüp aşık olduğu ve denizler aşırarak Girit’e getirip birleştiği genç kızdır o. Zeus onu gördüğü sırada uykudan yeni uyanmışmış ve gördüğü düşü yorumlamak isteyerek mahmur mahmur etrafına bakınırmış. Çünkü düşünde iki kıta onu paylaşamıyor ve kendilerinin olduğunu öne sürüyorlarmış. 

İki kıta da kadın kılığındaymış. Asya, Avrupa’yı kendisinin doğurduğunu öne sürüyor bu yüzden kızını almak istiyor; öteki kıta da Zeus’un Avrupa’yı kendisine verdiğini söylüyormuş. Bu karışık düşün içinden çıkmayan Avrupa, arkadaşlarıyla kır çiçekleri toplamaya başlamış. Ama bir kez Zeus’un gönlü düşmüş genç kıza. Hemen bir boğa kılığına girip çiçek toplayan kızların yanına gelmiş. Avrupa’yı sırtına bindirmiş ve denizler aşırarak onu Girit’e getirmiş. Zeus’un Avrupa’dan olan oğullarından ikisi öylesine adaletli insanlarmış ki ölüler ülkesine yargıç diye yapılmışlar.
(Herhalde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ataları oluyor bunlar.)

***

Bu hikaye sadece mitolojide yer almıyor; Avrupa Birliği tartışmalarının hız kazandığı günümüze de uyuyor. Çünkü Asya’dan gelen bizler Avrupa’da hak iddia ediyor ve onu ele geçirmek istiyoruz. Buna karşılık Yunanlı Zeus, Avrupa’yı kıskançlıkla koruyor; kendi karısı yapıyor. Demek ki Asya ile Avrupa ve Yunanistan arsındaki ilişkiler binlerce yıldan beri böyle bir kapışma konusu.

Mitolojiden günümüze uzanan bir rekabet hikayesi bu. Ve bugünlerde finali oynanıyor. Asyalı bir parti, Avrupa’ nın fettan, baştan çıkarıcı ve sahtekar olduğunu söyleyerek onunla bütünleşme planına karşı çıkıyor. Yunanistan da Avrupa’nın Asyalılar’la bir ilişkisinin olamayacağı fikrinde. Onu bir kez daha boğanın sırtına atıp kaçırmak istiyor. Asyalıların içindeki bazı kişiler ise, Avrupa’nın güzelliğinden gözleri kamaşarak ona ulaşmaya çalışıyorlar. Bakalım işin sonu nereye varacak. 

Ben kendi payıma, Hasan Keyf’in, Kasrı Kanco’nun, Hoşap Kalesi’nin, başları poşulu, elleri mavzerli Mezopotamya aşiretlerinin resmen ‘Avrupalı’ sayılacağı günü hasretle bekliyorum. Çünkü Abdoş ağaların, Ayşe anaların, Berivan bacıların Krupp’a, ve Von Karajan’a kardeş olduğu gün, dünya tarihi en büyük mucizelerinden birini gerçekleştirmiş olacak. Ve Zeus’un boğa kılığına girerek gerçekleştirdiği kaçırma eylemi tersine dönecek.

Zülfü Livaneli 

(Haziran 2002)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder