Manhattan, NewYork, NewYorker- Eşref Alemdar - Sevdalım Hayat
Manhattan, NewYork, NewYorker- Eşref Alemdar

Manhattan, NewYork, NewYorker- Eşref Alemdar

Paylaş

Manhattan, NewYork, NewYorker

Her yerinde evsizler, meczuplar ve dilenciler… her yerinde zenginler, pek ama pek zenginler. Mesela içlerinden biri yeni yapılan kulelerden birinde çift kat çatı katına 215 milyon dolar ödedi. Yalan değil satışı yapan emlakçıyla tanıştım ve o söyledi. Sanat ve sanatçılar, tarz ve tarzı olanlar. Milyarder Amerikalıyla Meksikalı inşaat işçisinin dip dibe oturduğu sıçanlı metro.  Burçların yükseldiği gökyüzünü göremediğiniz sokaklar, caddeler. Tarihinde endüstri devriminin çılgınca yaşandığını imleyen binalar: apartmanlar, evler, fabrikalar, çarşılar. Yemek… her yerde hızlı yiyim lokantaları, keyfini çıkar lokantaları, yiyecek pazarları. Aykırı denilen yaşamların normalleştiği, ırkların zımni ırkçılığa rağmen bir arada ve capcanlı yaşadığı zor kent, New York. Yürürken elinize durmadan broşür tutturanlar, kendi kendine konuşanlar, kara çarşaflı Müslüman kadınlar, bukleli favorileri ile kara şapkalı erkek hasidik Yahudiler ve kafalarında peruklarıyla onların karıları, memeleri bluzlarından fırlayan kadınlar, gösterişli kaltaklar, Armani takım elbisesinde Don Juan’lar/Duvar Caddesi borsacıları. Ardıllamakla bitmeyen tipler, NY tipolojisi.

Büyük bir kızgınlık havaya işlemiş… Trumpa kızgınlık. NY’lu ezercesine hayır demiş Trumpa. Bir lokantada otururken yanı başımdaki duvarda Trumpa oy verenler burayı derhal terk etsin yazıyor. Onların o mekândaki varlığı utanç demek. Kentli bu konuda agresif. İnsanlar hala Kara Panter’i konuşuyor. Burada etkisi çok büyük. Film hem bir utancı imliyor hem tarih seçeneği sunuyor… hiç gerçekleşmemiş olan. Bu kent ayrışıklığı yüceltiyor. Erkini bağdaşık olmayan unsurları bağdaştırmaktan alıyor. Koskocaman soyut bir elek ama somut bir işi var; seçmek… seçmek… seçmek. Darwinci bir yapı. Yaşayakalacağın güçlü olması gerekiyor. Hem akli zeki, hem duygusal zeki hem de bedenen sağlıklı ve çoğu kere güzel olanların kazandığı bir yarış bu. Güzel ve sağlıklı olmak çok önemli. Yanı başından koşu eşofmanlarıyla bir pars çevikliğinde insanlar geçiyor. Tökezlersen kimse yüzüne bakmaz ama tekmeyi de basmaz. Kendin düşersin.. hayat böyle bir tanem bu bizim suçumuz değil. Biz kapitalistiz! Bunu şöyle değerlendir. Yumurtadan çıkan deniz kaplumbağasının yavruları denize koşarken tepelerinde onları bekleyen martılara yem olurlar. Denize ulaşanları da yırtıcı balıklara. Kimi yaşayakalır. Yapacak bir şey yok, bu böyle… bu böyle!

Büyük bir kızgınlık yaşamın dokusuna işlemiş… Trumpa kızgınlık bu! Büyük bir korku yaşamın içine sızmış… Verimlilik korkusu. Yetmiyor verimli olmak. Verimliliğin dalağını yaran bu insanlar patronları memnun edemiyor. Onun dudağında hep müstehzi bir gülüş, dilinde hep aynı söz: daha iyisini yapabilirsin. Oysa insanlar yorgun. Bu yüzden çoğu meczup ve kendi kendine konuşuyor, yalıtıyor kendini demir gerçekten... Demirimsi bir durum. Üç hafta önce sürücüsüz bir Über aracı deneme sürüşü sırasında bir yayayı öldürdü ve proje durduruldu… Geçici olarak tabii. Tepkiler sönümlenince Über o arabayı bir daha trafiğe çıkaracak, daha bir evrilmiş olarak. Teknoloji evriliyor, hem de üstel... ve insanlar kadük kalıyor. Bunu kemiklerine kadar hissediyor NewYorker, bir kemik ağrısı bu. Gereksiz addedilecek olanlardan biri olmak istemiyorlar, evlatlarını gereksiz addedilmekten nasıl kurtaracaklarını düşünüyorlar. Dünya bir kaosa doğru hızla ilerliyor, biliyorlar. Burada “İnsan Sonrası” kavramı pek az kişi tarafından konuşuluyor ama yeni düzenin evrimin kendilerine sunmadığını talep ettiğini ve arttırılmış bedensel ve zihinsel erki gerektirdiğini biliyorlar. Beyinlerine yüklenecek bir programla daha çok iş yapıp daha verimli olmak istiyorlar. Bir üçüncü kolu olan inşaat işçisi düşünsenize ne muhteşem olurdu… oluyor.

O kadar çok dünya mutfağı bir arada ki sıradan bir NewYorker bile bizim gurmelere taş çıkartır. Her yerden yiyecek ve içecek akıyor bu adaya. Manhattan adası uyumuyor, gece gündüz yaşıyor, sürdürülebilir bir yaşamı öğrenmiş ve uykuyu yaşamının döngüsünden çıkarmış. Envai çeşit ırktan ve cinsiyetten insanlar durmadan bir yerlere yetişiyor. Rafet El Roman’ın Amerika şarkısında güzellediği içinde ateş yanan varilleri henüz görmedim. Neden o kadar çekici gelmiş ki o ateş o şarkıcıya. Türk neyine aşık NYun baksana.

Newyorkerlar birbirlerine çarpınca affedersin diyorlar, bedensel temasa çok duyarlılar. Trafik ışığı kırmızı yansa da araba yoksa karşıya geçiyorlar. Burası NY duramazsın diyorlar, durmak olur mu... olmaz. NY durmaz. O hep işler, enerjisini kendi yaratan bir makinedir.

Her NewYorker burası ABD değil diyor: burası daha çok Avrupa. Azınlıklara verilen özgürlükleri, fikir ve sanat üretimini kast ediyorlar. Avrupa gibi, ırkın (beyaz olan yükselir/yükseltilir… eğilim böyledir) önemli olduğu bir yer burası. Bu konuda hassasiyet var ama Meksikalı en nihayetinde Meksikalı işte… onlar buraya bize gökdelen yapmak için geliyorlar. Büyük şirketlerde Meksikalı bir yönetici görmek çölde kutup ayısı görmek gibi bir şey… yok nolamaz böyle bir şey!  Beyazlar yönetiyor kapitali, makinenin tepesindeki yönetici kolların rengi hep beyaz. Bu biliniyor. Trump biliyor ve bu böyle olacak diyor... baarıyor! Koyu derililer, teni sarımsak ya da köri kokanlar Manhattan adasında yaşamıyorlar, adanın etrafındaki semtlerde yaşıyorlar. Brooklyn Köprüsü Parkına gittiğimde bir siyahi mutluluktan gebermek üzereydi. Ben Harlemde yaşıyorum ilk kez Brooklyne geldim adamım burası nasıl güzel bir yer diye coşkun konuştu. Öyle mutluydu ki ve burayı bilmemesi o kadar normaldi ki ağlayasım geldi. Bronx, Brooklyn, Queens, onların yaşadığı yerler buraları. Tabi Manhattan adasında da Harlem gibi, Çin mahallesi gibi yerler var. Oralar teni renkli, gözleri çekik insanlardan elbet temizlenecek. Arazileri zenginler satın alacak. Lüks kuleler burçlar gibi yükselecek. Milyonlarca dolara satılacak. Manhattan’da hiç fakir kalmayacak.

Dün Brooklyn’in Bushwick mahallinde dolaşırken Tralala geldi aklıma. Brooklyne Son Çıkış adlı filmin tecavüz mağduru meczup kaltak. Burası o kadar melankolik, o kadar endüstriyel hala. Şimdi metronun L Hattı onarılıyor ve yakında buralar canlanacak, tıpkı Williamsburg gibi. Oralar düşkün sanatçıların, otçuların, kaçak göçmenlerin sıçanların yeriydi ama şimdi zenginlerin. Emlak geliştiricileri fark etmiş oraları ve bütün o pisliği süpürmüşler, kovmuşlar. Brooklyn Manhattanlaşıyor. Trump buraları Emlak cehennemine/cennetine çeviriyor. Yeni zenginler çok mutlu.

18. yy.dan itibaren başlayan endüstrileşmeyle kurulan alt yapı hâlâ işliyor. Çelik, dökme demir, tuğla, beton malzemelerle yapılmış evlerde, apartmanlarda hâlâ buharla ısıtılan radyatörler var. Trump bu altyapı değişecek diyor…değiştirecek.

Eşref Alemdar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder