Kültür Sorunu
Her
ülkede sanatın ve bilimin üzerine oturduğu bir ortak temel, o ülkeye özgü bir
düşünme ve davranma biçimim vardır. Türk
üniversitelerinin, bilim insanlarının, çeşitli dallardaki sanatçıların,
ekonomistlerin vs. üzerinde gelişip boy atacağı temel nedir? Bize ait olan ve
hiçbirinden vazgeçemeyeceğimiz Doğulu ve Batılı kimliklerimizi buluşturduğumuz,
yerli bir sentez var mı?
Günümüz
Türkiye’sini en iyi tanımlayabilecek anahtar sözcük “değişim”dir. Bu değişim
sürecine, kültürel kimliğini tanımlamış, tarihinden gelen çeşitli, değişik
öğeleri bir ulusal kimlikte buluşturmuş olarak mı giriyoruz?
Bunun
yerine, her birinin ötekini yok etmeye çalıştığı Doğu, Batı, Levanten, Kürt,
Laz, Egeli, Müslüman, ateist, Alevi, Sünni, Amerikancı, Ortadoğucu, asker,
sivil kör dövüşü mü yaşıyoruz?
Bu,
kültür alanında bir iç savaş anlamına gelmez mi?
***
Düşünce
kültürden türer. Kültürün beslediği düşünce ise üretime dönüşür. Gelişmiş
ülkelerin sadece tüketimini, teknolojik seviyesini ve refahını görmek,
meyvelere gözünü dikerek ağacı görmemek demektir. Ağaç kültürdür.
Ve
kültür yarım yamalak eğitim verilen okullardan alınan bir belge değil, bir
halkın tarihini kapsayan ve o halkın insanlık tarihi içindeki yerini belirleyen
varoluş biçimidir.
Temel
eğitimi bitiren çocuklarımız uygarlığın belki de ilk koşulu olan şiddetten uzak
durmayı, başka insanlara saygı göstermeyi, doğayı sevmeyi becerebiliyorlar mı? Yoksa
iş olsun diye bitirilen okullardan, kültür ve eğitim düşmanı hoyrat, kaba
gençler mi yetişiyor?
***
Biliyorum,
ilk duyduğunuzda kulağa hiç de doğru gelmiyor. “Türkiye’nin en büyük sorunu
kültürdür. Diğer bütün dertler buradan kaynaklanıyor” dediğiniz zaman
insanların çoğu inanmak istemiyor buna.
Ne
kadar görmezden gelirsek gelelim, bu kültür yozlaşması bir gün aynayı yüzümüze
tutacak!
Şiddet
eğilimi taşıyan gençlerin içinde yaşadığı ortamı düşünün: Küçük yaştan başlayan
sen erkeksin, sen yiğitsin, hadi göster oğlum pipini, hadi bir küfür et amcana
sapıklıkları, kadınlara marazi bir tutku ve öfke karışımıyla bakan yaban bir
erkek dünyası, nezakete, insancıllığa, kültüre hiç önem vermeyen, hatta bu
değerleri aşağılayan nihilist bir ortam.
Peki
bu gençlerin hangi manevi çeşmelerden su içtiğini hiç merak ettiniz mi? Ben
adım gibi eminim; bu gençlerin ne okuduğunu, hangi TV programlarını
izlediklerini ve en büyük kültür referansları olarak hangi tür müzik
dinlediklerini adım gibi biliyorum.
Rüzgar
eken fırtına biçiyor.
Zülfü Livaneli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder