Ziya / Yirmi - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Ziya / Yirmi - Ender Macun

Ziya / Yirmi - Ender Macun

Paylaş
Ziya / Yirmi




iraz ağacının altında, toprağa düşmüş kirazları tek tek topladım. Geldim evde bir güzel kevgirde yıkadım. Baktım dört tane kurt; kürdanla aldım kurtları, muşambanın üstüne koydum. Kıvrıla büküle birbirlerine yanaştı bunlar, sanki tek bir vücut oldular. Uzunca bir vakit seyrettim.  Aldım bir kiraz koydum muşambanın üzerine. Birbirlerinden yavaşça ayrılıp, büküle açıla kiraza tırmanmaya başladılar. Deliği bulmaları hiç de zor olmadı. Dört küçük kurt yavaş yavaş deliğe girip gözden kayboldular. Ah, dedim kendi kendime, koca Ziya, ne demeğe topluyorsun kurtlu kirazları. Bırak kalsınlar yerde. Kirazlar kurtların evi barkı olmuş artık baksana. Kevgirdeki tüm kirazları yaydım muşambanın üstüne, tek tek baktım; dokuz danesinde delik var. Bunları alıp bahçeye, kiraz ağacının altına bıraktım tek tek. Sandalyeye kurulup kalan kirazları ağzımı şapırdata şupurdata bir güzel yedim. Saplarını, çekirdeklerini toprağa atım. Çok geçmeden bir karınca ordusu peydahlandı topraktan, kiraz çekirdeklerine dadandılar. Orada, o çekirdeklerde size göre bir şey yok kardeşim, dedim karıncalara. E haliyle duymadılar beni. Patır patır üç beş kiraz düştü toprağa dallardan, nasıl iri ama; böyle kocaman. İyi ki tuttum bu evi diye düşündüm içimden. İyi ki bu bahçe var. Miyase’nin evi de iyiydi ama burası başka…

Hayat ne güzel. Şimdi işte, yeniden başlıyorum. Bak, gör sen beni,neler yapıyorum. Tuttuğumu nasıl da koparıyorum. Hayat aslında ne güzel. Bak burada ağaçlarım, işte şurada çiçekler, burada, yerde  kıpır kıpır böcekler, masam, sandalyeler; belki gelecek misafirler için hani. İşte bir kurna, içinde su, yüzen balık, yüzünde yapraklar, biraz rüzgâr, şu tatlı rüzgâr. Kalkmalı, işe koyulmalı. Ortalığı toparlayıp ocağa yemek koymalı hemen. Şu ağacı da budamalı artık. Uykum var. Hem de çok uykum var. Şu ağacın altına bir kilim atıp günlerce uyumak istiyorum. Belki de hiç uyanmam uyursam. O zaman bütün karıncalar, kurtlar tırmanır üzerime, yer bitirirler beni. Kim farkına varır ki yokluğumun? Bir iki ayda, bilemedin üç ayda çürürüm kirazın altında. Kış olur. Yağmur, kar, soğuk…Güzel bir yok oluş. Janti bir gidiş. Şöyle tatlı bir rüyaya dalıp, akşamüzeri kıvrılıp yatmak. Kolumu yastık yapıp bacaklarımı şöyle karnıma çekip…Ayaklarım çıplak. Cennet de, cehennem de işte burası, bu kadim bahçe. Uyumalı. Kendi kendine konuşmayı bırakmalı. Hayat, sen ne güzelsin. Kiraz gibi güzelsin anam avradım olsun. 

Ender Macun 
endermacun@yahoo.ca  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder