Ziya / On Dokuz
iya’nın
şu yeni bahçesi topu topu tek göz evi kadar büyüklükte. Bahçede benim saydığım
kadarıyla beş tane güzel ağaç var. Bu ağaçların sarmaş dolaş dalları yan
bahçelere, evlerin damlarına uzanmış durumda. Erik, şeftali, armut, kiraz ve bir
tane de ceviz ağacı. Bu ağaçlar büyük bir şemsiye görevi de görüyor ayrıca.
Yağmurdan olmasa da güneşten koruyor. Burası küçük ve temiz bir bahçe. Ziya
bahçeye üç tane de sandalye atmış. Bu sandalyeler kırık dökük bir masanın
çevresine dizilmiş. Bahçede ayrıca iki de gezgin kaplumbağa var. Oradan oraya
dolaşıyorlar. Küçük bir su kabı, marullar…Kaplumbağalara birer isim de vermiş.
Zik ve Zak. Ceviz ve armut ağaçlarına beş altı tane kuş evi yapmış. Serçeler
gelip yuva yapmışlar buralara. Başka kuşlar da ağaçların başka başka yerlerine
kendi yuvalarını yapmışlar. Ziya’nın evinden bahçeye çıkarken kullandığı
kapının üzerinde de iki tane kırlangıç yuvası var. Şeftali ağacına bir ampul
bağlamış, daldan bir düğüm atıp sarkıtmış. Akşamları bu ampulü yakıyor otururken.
Bu bahçeden diğer bahçelere de geçmek mümkün ayrıca. Sağda, Kezban’ın
kullanmadığı pis bahçesi, solda Necip amcaların kel bahçesi ve önde de boş bir arsa var. Bu arsanın her yanı kapalı.
Duvarlarla çevrili olduğundan çocuklar dahil, kimse giremiyor. Ziya hariç ama.
Bizim Ziya bu arsaya da el atmış. Kendi bahçesinden birkaç akrobasi hareketiyle
bu arsaya atlıyor, oradaki zeytin ve dut ve ıhlamur ağaçlarına bakıyor, onları
budayıp suluyor. Bu kocaman arsanın kimin olduğu meçhul.
Ziya’nın
bahçesinde bir de büyücek bir hamak var. Bu hamağı kendisi urganla ve kınnapla
örmüş. Davut Efendi vermiş ipleri. Öyle diyor. Hanımelleri, yaseminler,
sardunya ve ortancalar bahçenin çeşitli yerlerini süslüyor.
Bahçe Mayıs’tan Eylül’e kadar mis kokuyor. Eski, kullanılmayan bir hamam kurnası bulmuş bir yerlerden, tutmuş armut ağacının altına koymuş kurnayı. İçine de su doldurmuş. Suyun üzerinde çiçekler ve yapraklar yüzüyor. Turuncu, küçük bir balık zaman zaman sıçrayarak su yüzüne çıkıyor. Evden bahçeye çıktığında lastik bahçe ayakkabılarını geçiriyor ayağına bizimkisi. Devamlı olarak sulandığından, toprak yüzey hep nemli. Bu nemden dolayı çeşitli otlar çıkıyor topraktan. Bu otları neredeyse her gün ayıklıyor, güneş alan bir köşede kurumaya bırakıyor. Bahçenin bir köşesinde taş ocak var. Baharda, yaz aylarında, sonbaharda, yemeklerini burada pişiriyor, çayını burada demliyor. Ocağın yanında, kuru dal parçaları, odunlar. Güneşin ışıkları dallardan, yapraklardan, aralardan geçip masanın üzerindeki pis muşambanın desenleri üzerinde oynaşıyor. Ziya oynaşan bu güneş kıpırtılarını seyretmeyi çok seviyor.
Ender Macun
endermacun@yahoo.ca
Ender Macun
endermacun@yahoo.ca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder