Ömrümüzün Çiçeklerine
Resimaltı
İnsan
yapayalnız kaldığını anlamak için bile
kendisine
bakan bir göz olsun istiyor,
sen de
böyle değil misin?
Ormanda
ölüm yokmuş / Latife TEKİN
1
Ömrümüzün
çiçekleri, diyorum, ne kadar çok… Yani, ne çok çiçeklerim oldu. Ne
çok pembe, ne çok mor, ne çok beyaz. Ve ne çok çiçek kokusu oldu omzumda,
elimde, alnımda. Sonra cam içinde bu yavru kaktüsler mesela. Biraz su, damla
damla. Dam ve lâ. Sen de böyle değil
misin?
2
Kurumuş
ürkek lavantalarım. Orada öyle bekliyorlar gelmemi akşamları.
Söyleyecek şeyleri hep var. Lavanta tarlalarından değil ama bunlar. Ne de sakız
çiğneyen lavantacı kızlardan. Sokak lavantaları bunlar, geçerken topladıklarım.
Hangi sokak, hangi iklim…
3
Evcil
bir ormanın şımarık bambu kamışları. Akşam güneşinde nasıl
şenlikli oluyorlar. Evin ahenkli neşesi. Suyunu, yurdunu, duruşunu
değiştiriyorum bazen. Bazen hareket ediyorlar. Evin ritmine ayak uydurmak ister
gibiler. Boyları evdeki herkesten daha uzun. Tavana doğru, yavaş ve öyle yavaş…
4
Evlerden bir evin,
ömürlerden bir ömürün usulca yanından geçerken topladığımız, sonra çoğaltıp ona
ve buna ve şuna dağıttığımız, adını bile bilmediğimiz güzel yeşillerimiz. Yaprakları
sararıp düşüyor saksı yanına, almak yok. Orada kalsınlar bir süre. Bırak, Düşen yaprak, gövdesini seyretsin.
5
Balkondan sarkan, komşulara
göz kırpan yaramaz sakız sardunyalarımız. Bu mevsimde son defa ve neşeyle
açıyorlar. Tane tane dökülen turuncuları, kırmızıları, beyazları toplamıyorum
balkondan. Öyle kalsınlar istiyorum. Rüzgâr oraya buraya savuruyor bunları.
Bunlar, diyorum, ömrümüzün hatıra
defteri.
6
Ve bir ömür nasıl aheste
biterse işte öyle narin, kurumuş, tül tül dallarımız. İnsan, yalnız kaldığını anlamak için bile… bitkilerin
şahitliği güzel. Çiçeklerin orada öylece durup bizi gözlemesi güzel. Ömrümüzden bir Ekim daha aheste gelip geçiyor
işte.
Ender Macun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder