Ziya / Yirmi İki - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Ziya / Yirmi İki - Ender Macun

Ziya / Yirmi İki - Ender Macun

Paylaş




ir keresinde, çok sonraları, Ziya'ların evinde kılıksız bir adam vardı. Eskiciymiş. Ziya çay yaptı, oturup içtik. Adam arka odaya gitti tahta döşemeyi gıcırdatarak. ‘Ziya.’ dedim, sonra sustum. Hasta ve bitkindi. Onu ilk defa böyle çelimsiz görüyordum. Korktum. Sol elinin parmaklarını cımbız gibi kullanarak halıya dökülmüş çörek kırıntılarını topladı, kırıntıları kül tablasına yavaşça, özenle boşalttı. Ağzı kıpır kıpırdı. 

Sonraki günlerde Ziya'nın kitaplığındaki kitaplarından ikisini bir sahafta gördüm. Biri ‘Bu Şehrin Melekleri’ adlı bir kitaptı. Hemen tanıdım. Bütün kitaplarını bilirdim onun. Sırtı kopukları, kâğıdı renklileri, forma halinde olanları, kınnapla bağlı olanları, büyük romanları, küçük, kutsal kitapları, masal kitaplarını, çay lekelileri, içi böceklileri, içi çiçeklileri, yasak yayınları, müstehcen olanları, hepsini bir görüşte tanırdım. Bu Şehrin Melekleri'ni üzerindeki kahverengi ıslaklık lekesinden tanıdım. Her nasılsa kirli kapağında kalmış, oraya yapışmış, lekeye gömülmüş çörek kırıntılarından bir de. 

“Bu partiden bir tane daha kaldı.” dedi kitapçı. “Daha iki çuval vardı; ama onların yarısını hurdaya verdim. Yarısı da oraya buraya işte...” Sonra da Ziya'nın elde kalan ikinci kitabını çekip çıkarttı bir yığının içinden. Bu da, Sahipsiz Şehir diye bir romandı. Forma halinde korunmuştu. “İlk baskı.” dedi kitapçı, “Önemlidir.” Ayaklarım beni kitapçıdan çıkardığında arkama dönüp baktım. Kitapçı, elinde bir Sahipsiz Şehir, kendi kendine konuşuyordu. Nefesim havayı yarıp bedenime yol açıyordu. Bu Şehrin Melekleri'ni evde divanın üzerine koydum ve kendime çay yaptım. Balkona çıktım, saksıya yuva yapmış bir kumruyla beraber İstanbul’un harikulade kulelerini seyrettim.

Ender Macun 
endermacun@yahoo.ca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder