Ziya / Yirmi Bir - Ender Macun - Sevdalım Hayat
Ziya / Yirmi Bir - Ender Macun

Ziya / Yirmi Bir - Ender Macun

Paylaş
Ziya / Yirmi Bir 





özlerini koca koca açıp sağ elinin işaret parmağıyla uzakları, şu inşaatı gösterir mesela, sonra da bu işaret parmağını bileğiyle beraber havada ustaca döndürür, yavaşça iki gözünün ortasına yaklaştırırdı. O parmağını gıdım gıdım yaklaştırdıkça gözleri şaşı olur, dudakları ne de güzel gülümser, biz de o zaman işte gülmekten kırılırdık. Tin tin yanımıza gelip de mahsuzcuktan öksürerekten, ‘bakın şimdi size şimdi ne yapacağım’ dediğinde sadece onun o an önemli bir şey yapacağını değil, bu yapılacak şeyle biz seyircilerin de kendimizi mutlaka önemli hissedeceğimiz gibi nafile bir bilgiyle donatılmıştık sanki. 

Nafile mi dedim, evet aynen öyle. Gider yanına oturur, yanaşır biraz, sus pus olur, yapacağı şey için bizleri seyirci olarak seçtiğine sevincimizi belli etmeden beklerdik. Sıkılmazdık beklemekten. Hiç birimiz ama sıkılmazdık. Ellerini cebine sokar, ellerine bakarız, ama gerçek hareket orada değil tam da kocaman yüzünün iki yanındadır. İki kulağını tavşan nasıl tık tık tık oynatırsa o da öyle tık tık tık oynatırdı. Gözlerimizi açar her defasında şaşkınlıkla seyrederdik bunu. Hatta bu tık tık tık sesleri tam da kulaklarından gelir, kulaklarımızın çevresinde dolanır, oradan uçsuz bucaksız evlerimizin kuytularında, kanepelerden birinin ayakları altında şükür ki nihayet kaybolurdu. O giderdi bunları yaptıktan sonra. Kalmazdı hiç. ‘Benden bu kadar’ derdi. ‘Sıra sizde’. Saatlerce ellerimiz ceplerimizde, ayna karşısında, birbirimizin karşısında kulaklarımızı çene marifetiyle oynatmayı dener, bir türlü başaramayınca da ona olan hayranlığımızı birkaç puan daha artırarak oyunlarımıza kaldığımız yerden devam etmek için çekilirdik huzurundan. ‘Marifetli adam şu Ziya’ derdi anneanne, ‘nereden buluyor bu maskaralıkları? Kemal’e de öğretse bari.’

Ender Macun 
endermacun@yahoo.ca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder