Yarım gün çalışıyor, sonra yatıyor, üstüne tam gün maaş alıyor.Çocukları idare etmek zor değil ki!Oo 3 ay yaz tatilleri var daha ne olsun.
Bu kalıplaşmış, toplumun her kesimine sirayet etmiş zehirli cümleler...
Bir toplumu yok etmek isterseniz önce eğitimine saldırırsınız. Nitekim ülkemizde de ilk saldırı eğitime yönelik oldu: Köy Enstitüleri kapatıldı. Okullara ayrılması gereken kaynaklar ya bürokratlara çerez oldu ya da müteahhitlere yat. Sosyal devleti salt avanta dağıtmak zanneden devlet vatandaşından sabun, temizlik bezi, "aile birliği aidatı" istedi, vermeyen ailelerin çocuklarını ifşa etti, küçük düşürdü.
Söylenecek çok şey var ama "elin gavurunun" uzayda hayat aradığı bir zamanda biz hala tezek yakan okulları konuşuyoruz ya daha ne denilebilir ki...
Böyle bir ortam içerisinde ve tüm bu engellere, saldırılara rağmen bir eğitim neferi olarak hem halkının ilerlemesi hem de kendi bireysel kurtuluşu için çabalayacak gençler yetiştirmek üzere çırpınan bir öğretmen olduğunuzu düşünün.
Tüm bu zorluklara karşı mücadele etme ateşini içinizde taşıdığınızı düşünürken yerini haritada bile göstermedikleri bir okula atandığınızı ve aynı dili konuşmadığınız bir sınıf dolusu öğrencinizin olduğunu öğrenince ne hissedersiniz ?
Bir tarafta yaşadıkları ülkenin resmi dilini konuşamayan Kürt öğrenciler... Diğer tarafta öğrencilerine öncelikle Türkçe konuşmayı öğretmek zorunda olan bir Türk öğretmen... "Gezmesek de tozmasak da o köy bizim köyümüzdür" diyen Ahmet Kutsi Tecer'i haksız çıkaran trajikomik bir gerçeklik.
İyi seyirler....
(Filmin başrolünde yer alan Emre Aydın gerçek hayatta da öğretmen ve gerçekten de haritada gösterilmeyen bir köy okulunda öğretmenlik yaptı.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder