Hadi Kendini İki Harfle Anlat: CV - Hande Çiğdemoğlu - Sevdalım Hayat
Hadi Kendini İki Harfle Anlat: CV - Hande Çiğdemoğlu

Hadi Kendini İki Harfle Anlat: CV - Hande Çiğdemoğlu

Paylaş

Hadi Kendini İki Harfle Anlat: CV

Onca sınav, ödev, tez. Su gibi geçen üniversite yılları. Ve işte sonunda mezunsunuz. İş hayatı ve kariyer basamakları sizi bekliyor. Sıra geldi CV yazmaya. Hani şu anadilimizdeki adı özgeçmiş olan, işverenlerin sizi tanıması için yazacağınız küçük yazı.

Ya da iş değiştirmeyi düşünüyorsunuz. Yıllardır çekmecenizde duran CV’nizi oradan çıkarıp düzenlemenin zamanı geldi. Yaşadığınız onca yılın, eğitimin, tecrübenin, acının, sevincinin, öğretinin üzerinizdeki yansımasını hadi dökün beyaz bir sayfaya. İster düz yazı olsun, ister madde madde. Doğduğunuz yer, okuduğunuz okullar, katıldığınız eğitim ve seminerler, hobileriniz, iş tecrübeleriniz. İşiniz kolay. Ne de olsa artık insan kaynakları üzerine yapılmış onlarca çalışma var. Girin internete. İşinize yarayacak makalelere gözü kapalı ulaşabilirsiniz. "Etkili CV nasıl yazılır?" "CV yazma teknikleri" "İşvereni etkilemek CV’den geçer?" "CV Örnekleri"... Seçin birini. Boşlukları doldurun işte CV’niz hazır!

Aslına bakarsanız insanın kendini anlatması kadar zor bir şey yoktur. Ligde bu yıl senin takımın durumu nasıl derler, değme spor yorumcularına taş çıkarırcasına anlatırsınız. Sorular farklılık gösterebilir. Çocukluk anıların belki. Ya da ne olacak bu memleketin hali? Bütün bu sorulara iyi kötü herkesin söyleyecek bir sözü vardır. Ama bana biraz kendinden bahset deyince tutulur kalır insan. Nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. Hayatta zevk aldıklarınızdan mı başlasanız, mesleğinizden mi bahsetseniz, ailenizin size kattıklarınızı mı harmanlasanız karar veremezsiniz. Durum böylesine zorken, geleceğinizi şekillendirecek, hayatınızın büyük kısmını kaplayacak bir iş için, kendinizi tanıtmak yani CV yazmak zor bir iş.

Kağıdı eline alan işverene sizin yeteneklerinizi, vizyonunuzu, o işe uygun olup olmadığınızı göstermek istersiniz. Anlatacak öyle çok şeyiniz vardır, oysa elinizdeki sayfa ya da CV şablonu sizi kategorize eder. Tam da CV'nin sözlük anlamına uygun şekilde. "hayat çerçevesi". Uzun zamandır özgeçmiş yerine Latince ‘curriculum’, yani çember/çerçeve ve “v” yani hayat kelimelerinin baş harflerinden oluşan CV kısaltmasını kullanıyoruz. Aslına bakarsanız "özgeçmiş" kelimesi daha anlamlı. İnsanın o zamana kadar yaşadıklarının, kendine kattıklarının özü. Ancak bu istenen, alışılagelmiş CV’lerden farklı olması demek. Çünkü o zaman kim bilir belki ailenizden birinin yaşadığı hastalık seyrinde yaşadıklarınızın size kattığı kriz anında çözüm becerinizden, okul değiştirdiğinizde dışlanmanıza rağmen ayakta durmak için verdiğiniz savaşı ve bunun sonucu oluşan özgüveninizden, üniversitedeki grubunuzla birlikte yaptığınız projenin kabul görmemesini hazmedemeyip, birkaç sunum daha yaparak projeyi kabul ettirmenizdeki ikna gücünüzden bahsetme olanağınız da olurdu.

İnsan hayatı okuduğu okullardan, çalıştığı işlerden ibaret değil elbette, ancak içinde bulunduğumuz koşullar işvereni de sistematik insan kaynakları yaklaşımına itiyor. Nüfusun  %10’unun işsiz olduğu bir ortamda işverenlerin yetenek avcılığı yapmalarını beklemek bir hayli hayalci bir yaklaşım olur. Talep böylesine fazla olunca, ne yazık ki insan kaynakları birimleri CV değerlendirirken, adayları istenen niteliklere göre kategorize etmekten öteye geçemiyor. Çoğu firma sanal yolla aldıkları CV’leri içerdikleri anahtar kelimelere göre otomatik olarak eliyor. Durum böyleyken,  CV’yi kendinizi anlatmak ve içinizi dökmek için kullanmak yerine, iş görüşmesi için bir anahtar olarak görmek en iyisi. Kapıyı açmak için doğru anahtarı seçmekte dikkat edilmesi gereken birkaç ana öğe sizi başarıya götürecektir.

CV ya da kendi dilimizde özgeçmiş hazırlamak dikkat ve özen ister. İşvereninin gözünde farkındalık yaratmak en önemlisidir. CV’nizin uzun olması sadece göz yoracak hatta belki elenmenize sebep olacaktır. Bu noktada Steven Spielberg'in yaklaşımı size yol gösterebilir. Spielberg, adım başı kendisine proje anlatmak isteyenlere kartvizitini uzatır, “İletişim numaranızı ve fikrinizi buraya yazın sizi mutlaka ararım” dermiş. Fikrini bir kartvizite sığdıranı da gerçekten ararmış. Önemli olan kısa ve öz olandır. Yazım yanlışları ve dilbilgisi hataları, CV’nizi çöpe gönderir. Farklılık yaratan ve işe uygun olduğunuzu düşündüğünüz özelliklerinizi atlamayın. Eğitim ve iş tecrübesi önemlidir ancak sizin gibi yüzlerce aday arasından sıyrılmanızı sağlayacak olan belki de bahsetmediğiniz diğer tecrübelerinizdir. Sosyal sorumluluk projelerindeki çalışmalarınız (ekip çalışması), okul takımının kaptanı olmanız (liderlik), huzurevindeki gönüllü çalışmalarınız (iletişim) gibi. Hobilerinizi mutlaka ekleyin. Kitap okumak, müzik dinlemek gibi klişeler sizi sıradan yapar. Bunun yerine sinema üzerine yazılmış eleştiri yazılarını okumaktan, pastacılığa olan ilginizden,  klasik Türk müziği arşivinizden bahsedebilirsiniz.

CV’nizdeki fotoğrafınız, pasaport fotoğraflarına benzemesin. Doğal ve güler yüzlü olduğunuz bir fotoğraf seçin. Mümkünse üzerinizdeki giysinin rengi beyaz olsun. Görsel seçicilik çoğu kez öne geçer. Tıpkı sayısal seçicilik gibi. CV’nizde rakamlara önem verin. "Müşteri memnuniyet oranını büyük ölçüde arttırdım" yerine, "Son 6 ayda müşteri memnuniyet oranında %25’lik bir artış sağladım gibi." Cümleler kullanın. Dürüst olun. Liseden kalma lisan bilginizi "advance" düzey olarak yazıp, ikinci görüşmedeki sınavda başarısız olma riskini almayın. Başvurudan önce firmayı araştırın ve başvurduğunuz pozisyonun inceliklerini öğrenin. Bunlarla ilgili bahsettiğiniz birkaç cümle sizi bir adım öne geçirecektir. Bu ve bunun gibi basit kurallar, sizi değerlendirme aşamasından iş görüşmesine taşıyacak önemli noktalardır. Unutmayın mükemmel CV diye bir şey yoktur, mülakata çağırtan CV vardır.

Keşke şartlar daha özgün ve yaratıcı CV'lere/özgeçmişlere olanak tanısaydı. Hayatımızı çerçeve altına almak yerine, geçmişimizi özetleyebilseydik. O zaman kendimizi daha özgür ifade edebilirdik. Tıpkı Nazım Hikmet gibi:

1902’de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
(…)
Kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir, ben ayrılıkların.
Kimi insan ezbere sayar yıldızların adını, ben hasretlerin
Hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim, açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
(...)
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim trene uçağa otomobile, çoğunluk binemiyor
operaya gittim, çoğunluk gidemiyor

Hande Çiğdemoğlu
hande.cigdemoglu@gmail.com




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder