Ayrılık Çanları
1
fotoğraf: Ender Macun |
Kapanmış bir yaralı
dükkânın önünde durduk ve kederle baktık. Kapanma giderek mahalleye, oradan
şehre uygunsuzca yürüyor. Marş marş. Görüyoruz. Hep birlikte, külliyen
kapanıyoruz. Hadi bakalım, kolay gelsin.
2
fotoğraf: Ender Macun |
İnsansız hava alma aracı. Önünde
dur ve soluklan biraz. Burası da, ha kapandı, ha kapanacak. Bizans’tan kalma
kadim bir oyuğun içinde yerleşmiş insanlar. Sütbeyaz Pimapen ve Bizans. Kendi
oyuğumda debeleniyorum.
3
fotoğraf: Ender Macun |
Avlu. Kapanma yavaş yavaş
buraya da sinsice ilerliyor. Yine de camı çerçeveyi her gün siliyor, parlatıyor
galvanizci. Sonra bir Müzeyyen Senar şarkısı düşüyor taş basamaklara, orada paramparça,
yitip gidiyor.
4
fotoğraf: Ender Macun |
Yıkım ilerliyor. Şehir
kapanıyor. Hafıza. Balkonlarında çay içmeler, sokağa bakmalar, domates, biber
kurutmalar olurdu. Balkonların hafızası giderek yitiyor. Bina acıyla ve sessiz
ama, can çekişiyor.
5
fotoğraf: Ender Macun |
Yine de, hayat sükut
içinde akıyor. Bekâr odalarından arka bahçelere, oradan tüm şehre sızım sızım
bir ezgi akıyor. Bu ezgi bizi bize bağlayan ezgidir. Dinle. Kavgası
kendinledir. Kavgası harikuladedir.
6
fotoğraf: Ender Macun |
Yine de motorunu
çalıştırıyor kaptan. Durduk ve baktık. Kapanan bir şehirden açık denizlere tam
yol ileri. Ayrılık çanlarının sesi suyun sesine karışıyor.
İleriye doğru, beraberce, çın çın çın çın.
Ender Macun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder