Sıradanlar Arşivinde
Saramago’nun Bütün İsimler romanı baştan sona bir metafor. Jose’nin aşk gereksinimi...
Birine ulaşmak için yola çıkmak; anlamaya, sahip olmaya, tanımaya çalışmak. Bu yolda kendini gerçekleştirmek, var etmek… Veya kendini kaybetmek.
Don Jose Nüfus Kayıt Merkezi Arşivi’nde bir yazıcıdır. İnsanların doğumu, ölümü, evlenmesi, boşanması gibi kayıtları tutmaktadır. Yıllar yılı aynı işi yapmakta, aynı hayatı yaşamaktadır.
Merkez Arşiv,
kişisellikleri törpüleyen, tekdüze hareketlerle çalışılan bir yer. Katı,
hiyerarşik bir ortam.
Arşiv’de, genel olarak
iki ayrı bölmeye toplanmış da olsa, sağlarla ölülerin dosyaları iç içe geçmiş
durumda. Ölüler bölümü elbette daha büyük, koridorları karışık, rafları
düzensiz. O tarafa giden görevlilerin ayaklarına bir ip bağlaması gerekir.
Ancak o sayede kaybolmadan geri dönebilirler.
Ölülerin dosyalarının
bulunduğu taraftaki duvarlar sürekli yıkılıp yeniden yapılarak yeni dosyalara
yer açılır.
JOSE’NİN ARAYIŞI
Jose’nin, herkesten
gizlediği, meşhur insanlarla ilgili bilgilerden oluşan bir koleksiyonu var.
Renksiz hayatına heyecan katan tek uğraşı bu. Tıpkı eski dönemlerde tanrıların
hayatını merak eden, mitler yaratan insanlar gibi.
Ünlü olma hayali,
ünlüleri izleme isteği olmasa, fani kullar için çekilir bir çile olmazdı
herhalde hayat.
Jose’nin koleksiyonunun
bölümleri arasındaki sınırlar geçişken. Elbette en meşhurlar grubundaki bir
isim, zamanla ikinci dereceden meşhurlar listesine geçebiliyor veya tersi
olabiliyor. Hatta bazen bir ismin meşhurluk niteliği tamamen kaybolabiliyor. Aynı
şekilde, bu listeye yeni bir isim girebiliyor.
Her gün gazetelerden
takip ettiği, kupürler keserek oluşturduğu koleksiyonunu beslemek için Jose’nin
elinin altında sonsuz bir kaynak var: Çalıştığı Merkez’deki dosyalar,
dosyalardaki fişler.
Ama Jose için günlerin
anlamlı geçmesine neden olan gelişme, meşhur insanlar koleksiyonunun arasına yanlışlıkla
sıradan bir kadının fişi karışınca başlıyor.
Kimdir bu kadın? Nasıl
biridir, nerede yaşamaktadır, neler yapmaktadır?
ANLAM VE ANLATIMIN İÇ
İÇELİĞİ
Saramago’nun, baştan
sona bir metafor niteliğindeki Bütün İsimler romanında, Don Jose’nin bu meçhul
kadının peşine düşmesi, herhalde, kişilerin aşk gereksinimine karşılık geldiği
kabul edilmeli: Birine ulaşmak için yola çıkmak; anlamaya, sahip olmaya,
tanımaya çalışmak. Bu yolda ilerlerken bir yandan da kendini gerçekleştirmek, var
etmek… Veya kendini kaybetmek.
Romanda olaylardaki ve
konulardaki iç içe geçme olgusu, anlatımın da en belirgin özelliği. Anlatıcının
sözleri, Jose’nin diğer kişilerle konuşmaları, bazen kendi içindeki bir sesle,
yatağına yattığında bakıştığı tavanla tartışmaları dil bilgisi kurallarına
aykırı noktalama işaretleriyle ve “hatalı” cümle kurulumlarıyla veriliyor.
Belirgin sınırlar oluşmuyor cümlelerin içinde ve cümleler arasında.
Biçimsel bir oyun
hevesinden çok, içeriğe uygun anlatım geliştirme ustalığı kendini gösteriyor
burada. Belli ki “ilginçlik olsun” diye değil, anlatılan hikaye öyle
gerektirdiği için, romanda hiç tırnak işareti kullanılmamış.
Hayatın, ölümün,
zihinde canlananların, gerçekten yaşananların, bir insan teki olmanın ve
toplumun üyesi olma durumlarının iç içe geçmişliğine karşılık gelen bir anlatım
bu.
Ama derin düşüncelerin
bu iç konuşmalar aracılığıyla dile getirilmesi, romandaki gerçekliği biraz
bozuyor. Çünkü bazı yerlerde, Jose’nin tartıştığı içindeki ses, Jose’den çok
daha üst düzey bir bilinç ortaya koyuyor.
GİDİŞ-DÖNÜŞ
Bambaşka bir dünyadaki
insanların yaşadıklarını izliyorsunuz, Bütün İsimler’de. Ama sizinkiyle aynı
hayatı yaşayan insanların hikayesinin anlatıldığını hissediyorsunuz.
Öyle bir işyeri, öyle
ilişkiler, öyle şehir gerçekte olamaz diye düşünüyorsunuz. Absürt buluyorsunuz
olayların gelişimini. Ama bir yandan da, Jose’nin hiç tanımadığı, hiç görmediği
bir kadının peşine düşmesi size ne kadar anlamlı geliyor!
Jose’den başka hiç
kimsenin ismini öğrenemediğiniz o dünyadaki insanların arasına karışıyorsunuz.
Ve bir kez daha; başka
bir dünyaya gidip geldikten sonra, aradığınız şeyin aslında ne kadar
yakınınızda olduğunu görüyorsunuz.
Bütün İsimler, Jose
Saramago, Kırmızı Kedi Yayınevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder