Yeni Edebiyat - Asiye Açar - Sevdalım Hayat
Yeni Edebiyat - Asiye Açar

Yeni Edebiyat - Asiye Açar

Paylaş

Yeni Edebiyat

Geçmişteki edebiyat ürünlerine değer vermek elbette önemli çünkü onlar bizi bugünlere getiren, bugünkü dünyayı şekillendiren yazarlar, kitaplardı. Ancak hep geçmişteki "değerli” kitapları okuyup günümüzde çıkan yeni kitapları küçümsemek doğru mu? Bugünün kitapları da geleceğin değerli edebiyat ürünleri olmayacak mı?

Zamanında büyük imparatorluklara, sömürge devletlerine karşı ortaya çıkan yeni ve tıfıl fikirler, bugün bizim takdir ettiğimiz, asi ve büyük değişimi getiren hareketlerdi. Büyük ihtimalle zamanın aydınlarından büyük tepki görmüşlerdi.

Kadınların arka planda olduğu 1800'lü yıllarda, olmayacak bir şey yapan ve bir erkek ismiyle, George Eliot takma adıyla bir kitap yazan Mary Anne, kim bilir çevresindeki kadınlar tarafından bile "boş işlerle" uğraştığı için ne kadar eleştirilmişti. Ama onun açtığı yoldan daha cesurca yürüme fırsatı yakalayan   Virginia Woolf, Ingeborg Bachmann, Simone De Beauvoir ve onları okuyup bugün daha cesur olan kadınlar ona ne çok şey borçludur.

Yıllarca yaptığı, kariyer zirvesindeki yüksek maaşlı işinden ayrılıp birçoğu için "tırı vırı" bir gösteri işine girmiş olan Kaan Sekban bir kitap yazıyor. Neden saygın ve dolgun ücretli bir işi bırakıp yüreğinin sesini dinlediğini anlatıyor. Bu genç insanın, kendini keşfetme yolculuğuna çıkan Simyacı’nın yazarı Paulo Coelho’dan ne farkı var? Hatta belki şu anın gençlerine daha çok hitap ediyor; çünkü simyacı ne instagram, ne youtube, ne facebook biliyordu… Fazla uzun değil, 25 yıl önce basılmış bir kitap bile olsa, bugünün her şeyi hap gibi hızlıca yutan gençlerine hitap etmesini beklemek biraz romantizm olmuyor mu?

Bugün büyük kitlelere hitap eden Yılmaz Özdil'in yazı stili bile eleştiriliyor. Kısa cümleler kurup, paragraf kullanmadığı söyleniyor. Bu, bülbülü eti için öldürmeye benziyor. Yılmaz Özdil bu cağın insanına ait önemli bir şeyi "Kitap okumama, stresli yaşam ve hıza alışma deformasyonu ile uzun yazılardan arkasına bakmadan kaçma" özelliğini fark etmiş olabilir mi? Belki de bu sayede daha çok insanın bir şeyler okumasını sağlıyor olabilir mi?

Bundan 20 yıl kadar önce Ayşe Arman Hürriyet’teki köşesinde günlük hayatından yazılar yazmaya başladığında, paragraf paragraf, ağır, politik yazılar, eleştiriler yazan köşe yazarları yanında, birçoğu için kayda değer şeyler değildi bunlar. Oysa o içinde olduğumuz hayattan sesleniyordu ve kendimizi onun yazılarını okumaktan alamıyorduk. Bugün Ayşe Arman, tam da hayatımızın içinden olaylara mikrofon tutuyor. Tecavüze uğrayan çocuklara ve onların güçlü annelerine ses oluyor. Kimsenin konuşamadıklarını yazıyor, kimsenin konuşamadıklarıyla röportajlar yapıyor. Bugün ihtiyacımız olan güçlü, güncel, kadın yazar tanımına nasıl da yakışıyor. Eğer onu edebi yazım kurallarına uymuyor diyerek bağnaz bir dille koşunun dışına atsaydık onu eleştiren güçlü kalemler bu misyonu gerçekleştirebilir miydi?

Edebiyat yapmak süslü kelimeler kullanmak, ağdalı yazılar yazmak değildir, kimse okumuyor onları. Edebiyat, sonuca giden, çözüm bulan, topluma, sanata veya bilime faydalı olan güzel ve anlamlı yapıtlardır. Edebiyat, iyi yazmak kadar fikir sahibi olmakla da ilgilidir. Fikir sahibi olmak kadar cesur olmakla da ilgilidir. Bence en önemlisi de "yeni" olmaktır. Çünkü o zaman bir "gelişim" vardır.

Dil de gelişiyor ve değişiyor. Bugün bir İngiliz genç, Shakespeare’in tarihe geçmiş eserlerini okumakta zorlanacaktır. Ya da biz "Araba Sevdası"nı 100 yıl önceki orijinal haliyle okusak anlar mıyız? Değişen dile ve kullanımlara ayak uydurmak zorundayız.

Artık dünyada daha farklı akımlar var. İnsanlar bireyselleşmeye gidiyor. Yeni kitaplar, uygulamalar, ilham veren yazıların hepsi "Kimsenin sizin hakkınızda karar vermesine izin vermeyin, kendinize inanın" diyor. Herkesi "Kendi iç yolculuğuna çıkmaya, kendine özel gücünü fark etmeye, kendini keşfetmeye" çağırıyor. Bu sebeple edebiyat şöyle olmalıdır böyle olmalıdır diye bir sınırlamaya gidemeyiz. Edebiyat doğal bir gelişim ve devinim içinde. Kendi yolunu buluyor.

Asiye Açar



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder