Soy Ağacının Dalları - Hande Çiğdemoğlu - Sevdalım Hayat
Soy Ağacının Dalları - Hande Çiğdemoğlu

Soy Ağacının Dalları - Hande Çiğdemoğlu

Paylaş

Soy Ağacının Dalları

E-devlet kapısı, soy ağacını merak edenler için ardına kadar açıldı. Nüfus ve vatandaşlık işleri genel müdürlüğünün, alt-üst soy ağacı sorgulama sayfasına giriş yapanların sayısı, kısa sürede tüm teknik duraklamalara rağmen 8 milyonu aştı. Annemizin annesinin babasının annesinin doğum yeri kadar merak ettiğimiz bir şey yok neredeyse son günlerde. Türklüğüyle övünen kimilerinin dedesinin dedesinin Kürt olma ihtimali, ayaktan başa tüm varlığıyla Kürt olup, hayatını kendinden olmayanla dalaşmaya adamış birinin ninesinin ninesinin Kafkas kökenli bir Türk olması mı mesele? Ya da Lazlarla dalga geçen birinin büyük annesinin Oflu olması, Batılılığıyla övünüp Doğu’ya burun kıvırarak bakan birinin büyük büyük babasının Çemişgezek doğumlu çıkması mı? Eğer mesele buysa vay halimize.

Soy önemlidir elbette ağaç kovuğundan çıkmadıysak. Dünyaya gelmenize vesile olan insanların varlığını, doğum tarihini, doğum yerini bilmek ne güzel. İki insanın gönül bağının yol açtığı nesilleri, bir listede izlemek bile heyecan verici. İnsan düşünmeden edemiyor, bir gün torunumun torunları da ismimi bilir mi acaba diye. İş ki mevzuya böyle romantik ve basit bakılsın. Ama kökenin, ecdadın böylesine övüldüğü, kendi soyundan olmayanlara alabildiğine düşmanca bakıldığı, hatta ayrışmanın bir devlet politikası olarak sürdürüldüğü şu dönemde, bu merak toplumsal bir hastalık belirtisi mi, insan düşünmeden edemiyor.

Genetik muazzam bir şey. Ten renginizden, hastalıklarınıza, yeteneklerinizden, parmaklarınızın şekline kadar ne çok şey genlerle taşınır. Genetik, bilimsel temelli biyolojik bir olgudur.  Ama ırk öyle mi?  Irk sosyal, kültürel hatta politik bir kavramdır. Bilim insanlarının ilgisinden kaçmayan bu iki olgu, araştırmalar yapılmasına sebep olmuş. Ortaya çıkan sonuçlar, ırklar arasındaki genetik farklılıkların kayda değmeyecek düzeyde olduğuna yönelik. Yani genlere bakılarak ırklar ayırt edilemiyor. Kısaca “Irk, tarihe geçmiş olaylarla şartlandırılmış algılarımızın ürünü olan sosyal bir kurgudur. Hiçbir biyolojik gerçekliği yoktur.” (Robert Lee Hotz, “Race has no basis in biology, researchers say” Los Angeles Times) Öyleyse nedir bu ırk dalaşı? Nedir bu merak, bu egoları seviye atlatmak için verilen çaba?

İnsan türü neredeyse 150.000 yıl öncesinden beri doğuyor, büyüyor, çoğalıyor ve ölüyor. Nesiller evrilerek yoluna devam ediyor. Coğrafyalar ve koşullar değişiyor, ırklar oluşuyor. Kötülük de iyilik de, sevgi de nefret de, merhamet de zulüm de insanla birlikte yoluna devam ediyor. Bugün dedelerimizin ninelerimizin nerede doğduğu, gülümseten bir detayın ötesine geçmemeli. Önem verilen olgu, neslin ırkı olmamalı. Çünkü ırk,  iyi, dürüst ve erdemli olmak için bir referans değil. Neyse ki kötülük ne genlerle geliyor, ne de soyla; tıpkı iyilik gibi. Bugün karar sizin. İster insan olmaya dair iyi ne varsa onu alın yanınıza, güzel işler yapın; torunlarınız sizi hürmetle ansın. Ya da bırakın, sadece doğum yeriniz ve soyunuzun ismi ile böbürlensin.

Hande Çiğdemoğlu



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder