Çalışmak Sağlığa Zararlıdır - Ayşegül Kalkan - Sevdalım Hayat
Çalışmak Sağlığa Zararlıdır - Ayşegül Kalkan

Çalışmak Sağlığa Zararlıdır - Ayşegül Kalkan

Paylaş
Katılımcı: Ayşegül Kalkan 

Tarih: 26 Nisan 2018 

Kitap: Çalışmak Sağlığa Zararlıdır (Annie Thebaud-Mony) 

Konu: İş sağlığı ve güvenliği 

Anlatım: Didaktik 

Çağrışım: Ekmek parası kazanırken hayatımızı kaybetmek istemiyoruz!!! 

"Yeni kazanç kaynakları yaratılması söz konusu olduğunda, sergilemekten çekinmediği arsızlıkla, her durumda kendini uyarlayabilme kapasitesi, kapitalizmin en önemli özelliğidir." (251) "Dünyanın her yerinde, rekabet gücü adına, çalışma hayatı öldürüyor, yaralıyor, binlerce kadını erkeği hasta ediyor. Sağlıklarına ciddi biçimde zarar verdiğini bilseler de bu insanların, geçimlerini sağlayabilmek için bu tür işlerde çalışmaktan başka çaresi yok." (288) Çünkü "işsizlikle ortaya çıkan somut dram, iş bulmanın zor olmasından da hareketle, işi olanların "ayrıcalıklı" olduğu düşüncesine yol açıyor." (193) Bu düşünce de işçilerin hak talep etmelerini, gerektiğinde greve gidebilmelerini engelliyor. "Yurttaş muhalefeti olmadığında, bir sanayicinin ekonomik çıkarları, halkın ve çalışanların sağlığının önüne geçiyor." (79) "Bilenlerin bilmeyenlere gerçeği söyleme borcu vardır. 'Benim için iyi olmayan, senin için de iyi değildir!'" (89) 

Çalışmak Sağlığa Zararlıdır kitabı işte bilenlerin gerçeği söyleme borcunun bir sonucudur ve büyük bir mücadelenin hikayesidir. Kitapta başlıca incelenen konu amyant/asbest ve zararlarıdır ve bu zararların kabulünün sağlanması için verilen mücadeledir. Bunun yanında nükleer ve zararları da diğer bir önemli konudur. Her iki konu da ülkemiz için önemli başlıklardır. Daha geçen yıl asbest yayma tehlikesi olan bina, ülkenin başkentinde gelişi güzel yıkılmıştı ve kitapta okuduğumuz sahneler ülkemizde gerçekleşti: 


Bu konu üzerinde pek durulmadı, unutuldu, unutturuldu. Ne kadar büyük bir tehlikenin söz konusu olduğunu ise kitabı okuyunca anlıyoruz. Burada bilim insanlarının uyarma sorumluluğu bulunmaktadır. Fakat "bu kitap, bilimin ve uzmanların, çalışma hayatındaki yıkımların açığa çıkarılmasına değil, sanayicilerin özel çıkarlarına hizmet ettiklerini göstermiştir." (295) Gerçeği söyleyen bilim insanları da susturulmuştur. "Araştırmacıların prestiji ile sanayicilerin çıkarları el ele yürür. Böylece, olağanüstü büyüklükteki insan deneyleri yapılmasına, bu büyük suçun hissettirilmeden işlenmesine izin verilir." (248) "Korkuncu, başkasını, her gün tehlikeye atarak işledikleri suçun sonuçlarıyla birlikte "izlerini" silme konusunda sanayicilerin bilinçli ısrarıdır. Bilim insanlarının, izlerin silinmesinde suç ortağı olmayı kabul etmesi de aynı derecede korkunçtur." (242)

Ve tabi ki siyasiler de işbirliği içindedir. Mesela nükleer tesis kurma konusunda daha önce yaşanmış felaket örnekleri olmasına rağmen nükleerde ısrar edilir, nükleer savunulur ve hatta karşı çıkanlar hain ilan edilir. "Nükleer tesis satışı yapan Avrupalı, Amerikalı sanayiciler ile kendi hükumetler arasında gizlice yapılan anlaşmalar nedeniyle bu işçiler artık kobay değil, ölüm mahkumudur." (253) "Çernobil Nükleer Santralinde 26 Nisan 1986'da meydana gelen kazanın yol açtığı radyoaktif bulaşmanın, Belaruslu çocukları sağlık açısından nasıl etkilendiğini araştırmaktaydı (Youri Bandazhevsky) ... 'devlet güvenliğini tehlikeye atmaktan' tutuklandı. Radyoaktif kirlilikten etkilenen ailelerin, bu sorunları yaşadığı yerlerin en yakınından toplanmış, sağlam ve net verilere dayanan Bandazhevsky'nin araştırmaları, sonuçlarıyla, uluslararası organizasyonların Çernobil kazası ve sağlık ilişkisi üzerine yayımladığı iyimser bilançoları altüst eder." (232) Ülkemizin de Çernobil kazasından etkilenmediği savunulmaya çalışılmıştır zamanında:


Radyastonun zararlarının kabulü de oldukça uzun sürmüş kitaptan öğrendiğimize göre: "Doğumdan önce radyasyona maruz kalan çok sayıda çocuğun öldüğü gerçeğinin kabul edilmesi ve Büyük Britanya'da ya da diğer ülkelerde gebeliğin izlenmesinde radyografi kullanımının yasaklanması içim, yirmi yıl geçmesi gerekecektir." (224) 

"Tartışma konusu olan riskleri olabildiğince azaltmak ve sağlık felaketlerini önceden tahmin edip tedbir almak yerine, bu felaketlerin istatistiksel olarak kanıtlanmasını beklemek. ..., Kamu çıkarlarını ve işçilerin mesleki kanserojenlere karşı korunma hakkını ise, önemsememiştir. Bütünüyle cezasız kalarak, radyoaktivitenin sıradanlaşmasıyla ve kanserojen maddelerin kitlesel olarak kullanılmasıyla dünya çapında yapılan insan deneylerine ziyadesiyle katkıda bulunmuştur." (231) 

Günümüzde bir de GDO gerçeği var. "GDO ile ilgili tartışmaların arkasında da kirletici, tehlikeli, çoğu zaman hoyratça savurgan tarım sanayisinin bugünkü üretim biçimlerinden bağımsız diğer tarım biçimlerini yok etme amacı vardır." (289) Kitapta işlenen bir diğer konu iş ölümlerinin başka ülkelere kaydırılması sorunudur. O konuda da tabi ki yine Türkiye var. Yine kitaptan öğreniyoruz ki 2003 yılında yüksek miktarda asbest içeren bir (Fransız) geminin sökümü gizli kapaklı Türkiye'deki bir söküm tersanesine verilmek istenmiş. (274) Neyse ki AB mevzuatı gereği bu iş gerçekleşememiş. Gemi Hindistan'da sökülme kararı alınmış ve bu da büyük mücadeleler sonucunda engellenmiş. İş ölümlerinin başka ülkelere kaydırılması "Bizim için zararlı olan sizin için zararsızdır" mantığını ürünüdür. "Bu strateji 'gelişmekte olan' ülkelerde tehlikeli bir sanayinin faaliyetine devam etmesini meşru kılmak için egemen ülkeler ile bağımlı ülkeler arasındaki eşitsizliklerin kullanılmasından oluşur; söz konusu olan, sosyal güvenlik ve önleyici tedbirlerle ilgili yasalardaki eşitsizlik." (258) Çünkü " gerçekte, herkes haklardan eşit olarak değil, milliyetine, ırkına, toplumsal kökenine ve dünya zenginliğinden aldığı paya göre faydalanır." (252) 

Sonuç bölümünde ana mesele şöyle özetlenir: "bireylerin ya da toplumun yaşam, sağlık ve onur haklarına saygı duyulmasını sağlamak için toplumsal ve politik alanda baskı yapılmasıdır; hem bugünün çalışanlarının hakları hem de bir azınlığın kısa zamanda zengin olması için düzenlenmiş finansal ve endüstriyel gelişmenin ağır tehdit altında bıraktığı gelecek kuşakların hakları için bu baskı gereklidir." (295-296)

Ayşegül Kalkan
efdelya85@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder