Don Kişot - Nihal Çolpankan - Sevdalım Hayat
Katılımcı: Nihal Çolpankan 

Tarih : 10 Mayıs 2018 

Kitap : Don Kişot, Cervantes 

Tema : Hayal ve gerçek 

Konu : Hayallerinin peşinde koşan bir adam ile gerçekçi bir arkadaşının yaşadığı trajikomik maceralar. 

Anlatım : Eğlenceli, akıcı ve sürükleyici. 

Çağrışım : Don Kişot’u okuyunca kitabı kapatıp şöyle bir düşündüm, ben hiç “Don Kişot” oldum mu diye… Benim içimde de sayısız Don Kişot var, ama Sancho neredeyse tüm kapıları kapatmış, hiçbirinin dışarı çıkmasına izin vermiyor yıllardır. Sonra birden hayatımdaki en büyük Don Kişot’luğumu anımsadım. Bugün böyle diyorum, ancak o zaman tüm yakınlarımın karşı çıktığı bir işe kalkışmıştım. Yapmak istediğim şey hayalin ötesinde, olanaksız görünüyordu. Okuyunca siz karar verin… 

O yaz on dört yaşındaydım ve lise ikinci sınıfa geçmiştim. Yaz tatilinin ortalarıydı. Her zamanki gibi, sağ avucumun derisi kat kat açılmış kanıyordu ve ben her gün onu sarmakla meşguldüm. Benim tatilim de buydu. Uzun yıllardır baston kullandığım için sağ elim artık iflasın eşiğindeydi. Altı aylıkken geçirdiğim çocuk felcinden dolayı sağ bacağımı kullanamıyordum, onun işlevini bastonum görüyordu. Bu arada iki bacağım arasındaki kısalık farkı on beş santimetre olmuştu ve giderek artıyordu. Üstelik baston kullanmaktan dolayı sağ elim ve kolum kas yapmış, kalınlaşmış ve sol kolum incecik kalmıştı. Genç kızlığa adım atmaya çalıştığım o günlerde kendimi “Quasimodo” gibi hissediyordum. Rüyalarımda ise yürüyor, koşuyor, hatta uçuyordum. Uyanınca da tabi ki düş kırıklığı… 

Yine böyle bir rüyanın sabahında, her zamanki gibi hayal kuruyordum ki birden kalkıp oturdum. Altı yaşıma kadar giydiğim bir yürüme cihazını hatırladım. Doktor bastonu önermiş ve o cihazı yasaklamıştı, bacağı zayıflatır diye. Oysa şimdi bacağım hem zayıf hem de çok kısaydı. Karar verdim, bastonu atacaktım. Hemen babamla konuştum, önce itiraz etti, ancak yalvaran bir ses tonuyla birkaç konuşma daha yapınca çaresiz kabul etti. Benim durumumda biri için hayal ötesiydi yapmak istediğim şey. Ne ki, denemeden vazgeçmeyecektim. Sonunda yürüme cihazını yaptırdım. İğrenç bir şeydi, belime kadardı. Görüntüsü bile ürkütücüydü. Onu giyince yarı biyonik insan oluyordum. Üstelik çok acı veriyordu. Öyle ki, ilk sene dayanılmaz acılarla okula kadar yürüyordum, dersler bitene kadar-teneffüsler dahil- sıramda oturuyordum ve çıkışta da aynı acılarla eve yürüyordum. Evde de ağlaya ağlaya yürüme alıştırmalarına devam ediyordum, ama bastonu atmıştım. İki elim de boştu artık, daha özgürdüm. Zafer Köse’nin “Kuş Sesleriyle Direnenler” kitabında dediği gibi, “Artık biliyorum ki, özgürlük elindekileri feda etmekle sağlanabilirdi. İnsanın feda edecek bir şeyleri yoksa özgür olamıyordu. Veya varsa ama feda edemiyorsa, yine özgürleşemiyordu.” Ben de gençliğimin iki yılını feda etmiş ve özgürlüğüme kavuşmuştum. Dahası, sağ bacağımdaki kısalığı yedi santimetreye indirmeyi başarmıştım. Aksamam azalmış, yürüme cihazımın boyu da bacak boyuna inmişti. Tüm bunlar benim için büyük başarıydı ve diğer hayallerimi gerçekleştirmem için de umut ışığıydı. 

İçimdeki Don Kişot’u dışarıya çıkarmış ve Sancho’yu beklemeye almıştım. Sonra ne mi oldu? Bu başarı hikâyelerim hayatımın diğer alanlarında da devam etti. İçimdeki Don Kişot ile dışımdaki Sancho’yu dengede tutmayı öğrenmiştim. Ta ki son yıllara kadar… Son on yıldır yine dengemi kaybetmiş durumdayım. Sancho yine kapıları kapattı. Ancak umut kapısı hâlâ açık, bunun için de Sevdalım Hayat Okuma Atölyesi’ndeyim. Okuyarak ve yazarak özgürleşiyorum…

Figen Yamansoy


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder