Özgürlüğün Yasaklı Sesi Mercedes Sosa- Hande Çiğdemoğlu - Sevdalım Hayat
Özgürlüğün Yasaklı Sesi Mercedes Sosa- Hande Çiğdemoğlu

Özgürlüğün Yasaklı Sesi Mercedes Sosa- Hande Çiğdemoğlu

Paylaş

Özgürlüğün Yasaklı Sesi / Mercedes Sosa

Bazı sesler, uzak diyarlardan uçup size ulaştığında, aslında ne zamandır yanı başınızdadır hissi verir. Öyle yakın, öyle tanıdık. Derinden gelir, peşinden onlarca duyguyu sürükleyip duyanın benliğine işler. Bu seslerin ruh verdikleri ezgileri dinlerken, özgürlük gibi, umut gibi derin anlamlı sularda yüzmeye başlarsınız.

Mercedes Sosa. İşte onun sesi böyledir. Şarkılarında anlamını bilmediğiniz her kelimenin notalarla dansı, içinizde anlamlı bir şeyleri harekete geçirir. Özgürlüğü düşünürsünüz en çok. Pes, asil ve dingin sesinde mücadelenin huzurunu, zaferin coşkusunu, aşkın dinlenmiş serin halini yaşarsınız. Sonra bakarsınız ki aslında bu tok kadın sesi, tam da devrimci bir ruhun hayat bulmuş halidir. Bir kez daha anlarsınız ki müziğin evrensel ve büyülü gücü, aynı ortak anlamlı noktada buluşturuyor insanları.



Haydeé Mercedes Sosa, Buradan çok uzaklarda, Güney Amerika'da, Arjantin'in San Miguel - Tucuman şehrinde dünyaya gözünü açtığında takvimler 9 Temmuz'u, yani ülkenin bağımsızlığa kavuştuğu günün yıldönümünü gösteriyordu. İlerleyen yıllarda bulunduğu coğrafyanın müzik rengini içindeki özgür melodilerle değiştirmesi, kim bilir, belki de bu tesadüfün eseridir.

Ülkesine ait folk ritimleri ve yerel dans ezgileri ile büyüyen Mercedes, 15 yaşında folklorik maniler söyleyerek bölgesel bir radyonun açtığı yarışmayı kazandı. Amatör şarkıcı yarışmasının birincisi bu kız, ödül olarak bir ay boyunca radyoda şarkılar söyleyecekti. Artık müzik serüvenine başlıyordu. Böylece büyülü sesi, sadece kendi mahallesine değil çok daha geniş bir çevreye yayılacaktı.

1950'lere kadar tangonun keskin çizgileri dışına çıkamamış ülkede yenilik zamanıydı. Oysa çok az sanatçı hâlâ popülerliğini ve geçerliliğini koruyan tangonun dışında eserler icra etmeye cesaret ediyordu. Bu noktada ülkenin ünlü folk sanatçısı Atahualpa Yupanqui'nin başını çektiği bir grup, popüler tangoya alternatif olmak üzere yeni bir akıma öncülük etti. Bu hareketin adı “Movimiento del Nuevo Cancionero” yani "Yeni Şarkı" ydı. Baskın bir melodi ve dokunaklı şiirsel yapısıyla ve yeni gitar teknikleriyle hayat bulan bu akım, ülke müzik tarihinde devrim niteliğindeydi. Sosyal-protest olarak tanımlanabilirdi,  şarkı sözlerinde insan hakları, demokrasi, özgürlük, "Unidad Popular" (Halk Birliği), emperyalizm gibi temalar vardı.

Yürekli bir grup sanatçı tarafından atılan bu tohumlar zamanla büyüyecek önce Arjantin'i sonra da tüm Güney Amerika'ya yayılacaktı. Henüz 20' li yaşlarda olan Mercedes Sosa ise bu oluşumun mimarlarından biriydi. Yeni Şarkı akımının kabul gördüğü bu yıllarda, birçok Arjantin şarkısının formu yeniden düzenlenerek özgünleştirilmişti. Mercedes Sosa, Armando Jejado Gomez  Manuel Oscar Matus ve Tito Francia başta olmak üzere çoğu şarkıcının söylediği şarkılar, sanatçılar ve halk arasında ortak bir düşünce ve duygu birlikteliği yaratıyordu. Mercedes Sosa'nın “La voz de la zafra” adındaki ilk plağı 1959’da yayınlandı.

1960'lı yıllarda tango ve buna benzer dans müzikleri yeniden canlanmıştı. Buna rağmen "Yeni Şarkı" hareketi alternatif politik çizgisinde var olmaya devam ediyordu. Mercedes Sosa, büyüleyici sesiyle bu akımının rüzgarıyla bütünleşip esiyordu. Geleneksel Latin Amerika folk müziğini, rock müziği öğeleri ile zenginleştiriyor, progresif ve genellikle politik sözlerle birleştirerek duruşunu müziğiyle cesurca sergiliyordu. 1965'te, Arjantin halk şarkılarını kendi yorumuyla yenileyen şarkılardan oluşan "Canciones con Fundamento" adlı albümü yayınlandı.

Arjantin darbeler ülkesiydi. Anayasal oligarşi ve sınırlı demokrasi rejiminin olduğu birinci dönem sonrasındaki 1930’lu ve 1940’lı yıllarda siyasal sistem kutuplaşmış, Arjantin’de sivil ve askeri hükümetler arasında yaşanan bir gidiş-geliş süreci başlamıştı. Hatta bu devrede, askeri müdahale modeli daha baskın hale gelmişti. Neredeyse halk asker kimliğini bir siyasi aktör olarak kabul etmiş ve askerin siyasete katılması daha kabul edilebilir olarak görmüştü. Böylece ordunun hem devlet üzerindeki kontrolü hem de keyfi kuralları giderek artmıştı. Özellikle 1973-1983 yılları arasındaki askeri iktidar, bu açıdan Arjantin tarihindeki en şiddetli olanı olarak kabul edilebilirdi.

1976’da Jorge Vileda komutanlığında yapılan askeri darbe, siyasi duruşu ve müziğinden ödün vermeyen Mercedes Sosa için, zorlu bir süreci başlatıyordu. Şarkıcının “La Negra” albümündeki tüm şarkılar yasaklanmasına rağmen ülkesinde kalmaya devam etti. Sonrasında ise 1979 yılında, verdiği bir konser sırasında sahnede gözaltına alındı. Artık doğduğu topraklarda, var olma sebebi olan şarkı söylemesi de yasaktı.  Ülkesinin Özgürlük Günü'nde doğan bir çocuk, büyüyüp şarkılar söylediğinde ülkesinden kovulmuştu. Avrupa'da özlemle ve öfkeyle geçen sürgün hayatı ancak 1982'de Falkland Savaşı sonrası cuntanın düşmesiyle bitecekti.

Mercedes Sosa ülkesine dönüp sağlığı elverdiğince siyasi duruşundan vazgeçmeyerek, mücadelesine ve müzik çalışmalarına devam etti. 40'a yakın albümü, oyuncu ve besteci olarak içinde bulunduğu 6 filmi, onlarca konseri ile diktatörlük karşısında sanatın gücünü temsil etti. Özgürlük ve insan hakları için verdiği mücadele sebebiyle 2002’de Arjantin’de Sarmiento Ödülü’ne layık görüldü. UNESCO'nun iyi niyet elçiliğini yaptı.



"Latin Amerika'nın annesi" olarak adlandırılan Mercedes Sosa, birçok eşsiz şarkısına rağmen en çok "Gracias A La Vida"yı (Teşekkürler Hayat) ile anılır. Şilili şair Violeta Parla'nın şiirinden bestelenen bu şarkı, sonraki uzun yıllar boyunca cezaevlerindeki tutsaklar, yoksullar, devrimciler, isyancılar ve kadınlar tarafından eylemlerde söylenmiş, slogan haline gelmiştir. Mercedes Sosa'nın güçlü sesiyle hayat bulan şiirin sözleri ise şöyledir:


TEŞEKKÜRLER HAYAT

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Bana iki parlak yıldız verdi ve onları açtığımda
Mükemmel bir biçimde siyahla beyazı birbirinden ayırdım
Ve yüksek gökyüzünde yukarısı yıldızlarla kaplı
Ve kalabalıkta sevdiğim adam

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Bana gece ve gündüz cırcırböceklerinin ve kanaryaların sesini duymamı sağladı
Çekiçler, türbinler, tuğlalar, fırtınalar
Ve sahip olduğum cılız ses

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Bana ses ve alfabeyi verdi
Onlarla birlikte kelimeleri düşünebiliyorum ve ifade edebiliyorum
Anne, arkadaş, kardeş
Ve ışık sevdiğimin ruhunun üzerinde yolda parlıyor

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Yorgun ayaklarıma adımları verdi
Onlarla birlikte şehirleri ve su birikintilerini dolaşabilirim
Vadiler ve çöller, dağlar ve ovalar
Ve senin evin, senin sokağın ve senin bahçen

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Çerçevesinden sallanan bu kalbi verdi
İnsan beyninin meyvesini gördüğümde
Kötüden daha çok iyiyi gördüğümde
Senin açık renkli gözlerindeki derinliğe baktığımda

Bana bu kadar çok şey verdiği için hayata teşekkür ederim
Bana kahkaha ve gözyaşı verdi
Onlarla mutluluğu acıdan ayırabiliyorum
Şarkımı yapan iki element ve aynı zamanda aynı şarkı olan senin şarkını yapan da ve en çok da benim şarkım olan herkesin şarkısını

Mercedes Sosa, 2009 yılında, buralardan göçüp gitti ama ardında bıraktıkları hala bizimle. Dünyanın dört bir yanında, birbirinden farklı coğrafyalarda nefes alan bir dolu insan, onun büyüleyici sesi ve şarkıları ile özgürlüğe, insanlığa, her ne olursa olsun mücadele etmenin saygınlığına dokunmaya ve hayata teşekkür etmeye devam ediyor.

Hande Çiğdemoğlu

*Bu yazıda, Wikipedia’daki bilgilerden, Dr. Gözde Müşerref Gezgüç - Prof. Dr. Turgay Uzun’un “Arjantin Siyasi Tarihinde Askeri Darbeler” makalesinden, Açık Radyo yazarı Zekeriya Şen’in “Sessizlerin Sesi Mercedes Sosa'nın Ardından” yazısından ve Lyrictranslate sitesinden yararlanılmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder